Stepançikovo Köyü
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I.Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı. Dostoyevski, 1859’da yayımlanan Stepançikovo Köyü’nde çizdiği karakterlerle Rus kişiliğinin köyde de şehirdekinden farksız olduğunu sergiler.
Nihal Yalaza Taluy (1900-1968): Cumhuriyet’in ilk kuşağının önde gelen Rusça çevirmenlerindendir. Dostoyevski ve Tolstoy’un yanı sıra Puşkin, Gogol ve Turgenyev çevirileri de beğeniyle okunan Taluy’un çeviri külliyatı otuz kitabı aşmaktadır.
Koca Ayı tek başına yaşıyordu.
Issız kırların ortasındaki evinde.
Yalnızlıktan hiç sıkılmıyordu.
Onun sevdiği hayat buydu işte.
Bir gün kalabalık bir tavşan ailesinin hemen yanı başına taşındığını görünce asabının ne kadar bozulduğunu tahmin edersin.
Hayatı paylaşmanın, komşuluk ilişkilerinin ve arkadaşlığın değerine vurgu yapan bu güzel öyküde olumlu davranışların önemi fark ettiriliyor.
Suç ve Ceza
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. Suç ve Ceza Dostoyevski’nin bütün dünyada en çok okunan başyapıtıdır.
Mazlum Beyhan (1948): Dostoyevski’den Suç ve Ceza ve Budala, Tolstoy’dan Sanat Nedir?, Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik, Gogol’den Bir Delinin Anı Defteri, Burun, Palto Mazlum Beyhan’ın çevirdiği başyapıtlar arasında yer alır. Ayrıca Çernişevski, Byelinski, Kropotkin ve Şçedrin’den Türkçeye kazandırdığı eserlerle hiç tartışmasız son 35 yılın en önemli Rus Edebiyatı çevirmenlerinden biridir.
Süper İyi Günler ya da Christopher Boone’un Sıradışı Hayatı
İnsanlar kafamı karıştırıyor. Bunun iki temel nedeni var. İlk neden, insanların hiç kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri. Siobhan, tek kaşını kaldırmanın bir sürü anlama gelebileceğini söylüyor. […] Bu komik bir kitap olmayacak. Espri yapmasını bilmiyorum, çünkü onları anlamıyorum.
Esrarengiz bir cinayet ve bir cinayeti aydınlatmaya çalışan dünyanın en dikkatli dedektifi Christopher John Franciss Boone. 15 yaşındaki dedektifimiz, yaşadığı bütün ülkeleri ve onların başkentlerini sayabiliyor, bir de 7.507’ye kadar bütün asal sayıları…
Başından sonuna kadar sürükleyici bir tema çerçevesinde yazılmış olması nedeniyle benzerlerinden farklı olan bu kitabın otizm gibi anlaşılması çok zor ve ciddi bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin çocuklarını daha iyi anlamalarında büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.
– Prof. Dr. BARIŞ KORKMAZ
Mark Haddon, 1962 yılında İngiltere’de doğdu. Oxford Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi aldıktan sonra zihinsel ve bedensel engeli olan çeşitli yaş gruplarındaki insanlar üzerinde çalışmalar yaptı. Yazarlığın yanı sıra senaryo yazan ve illüstratör de olan Haddon’ın ilk kitabı 1987 yılında yayımlandı. O günden bu yana aralarında Nestle Smarties ödülüne aday gösterilen The Real Porky Philips’in de olduğu çok sayıda çocuk kitabı yazdı. Yazarın yetişkinler için ilk kitabı olan Süper İyi Günler ya da Christopher Boon’un Sıradışı Hayatı, 2003 yılında Vhitbread “Yılın Romanı” ve “Yılın Kitabı” ödüllerini aldı. Haddon halen Oxford’da yaşamakta ve Oxford Üniversitesi’nde yaratıcı yazım dersi vermekte.
Kaplan, sıradan bir ev kedisiydi – ta ki küf lü çorabı yalayıp başka bir şeye… SÜPERKEDİ’ye dönüşene kadar!
Bir gün tüm yetişkinler ortadan kaybolur. SüperKedi ve James, olayların arkasında Sayın Kont Gerisayım’ın olduğunu düşünürler. Kont dünyayı ele geçirmeye çalışmaktadır. Acaba kahramanlarımız gizlice Kont’un denizaltısına girip dünyayı kurtarabilecekler mi? Yoksa balıklara yem mi olacaklar?
Bölümler
1- Eğlence Fuarı
2- Düt-Dü-Rüt-Düt
3- Yolcu Kalmasın
4- Korsanlar
5- Gor-Mayıs Kenti
6- Kont’un Matematik Hesabı
7- Deniz Kuvvetleri
8- Tilkiden Daha Kurnaz
Son Bölüm
Bölüm BirEğlence Fuarı
“Bugün lunaparka kim gitmek ister?” dedi James’in annesi. SüperKedi, hemen patisini kaldırdı. Posta kutusundaki lunapark broşürünü o da okumuştu. Broşürde, “Başka bir dünyaya ışınlanacaksınız!” sözü veriyorlardı.
“Ben!” dedi heyecanla. Süper güçleri olmayan şişko, sıradan bir kedi gibi davranması gerektiğini unutmuştu.
James’in kız kardeşi Mimi’nin şaşkınlıktan ağzı beş karış açıldı.
“Kaplan konuştu!” dedi kız nefesi kesilmiş halde. “Kaplan, ‘ben’ dedi!”
James ona öfkeli bakışlar attı.
“Hayır, öyle bir şey demedi. Tam miyavlıyordu ki, sen araya girip miyavlamasını böldün.”
Sarman kedilerinin gizli yetenekleri olduğuna dair kuşkular, Mimi’nin aklına ilk kez gelmiyordu. Kaplan, James’in yatağının altında bulduğu küflü çorabı yakaladığından beri süper güçlere sahip bir kediydi – tıpkı James’in en sevdiği çizgi roman kahramanı…
Bu güldürücü ve eğlenceli kitap iyilik için mücadele etmeyi, yardımlaşmayı ve dostluğun değerini yücelten, heyecan dolu bir hikâye anlatıyor.
Tarih
Herodotos (?İÖ 484 – ?İÖ 430-420 arası): Dokuz kitaptan oluşan Tarih’i ile Batı tarih yazımının atası ve ilk büyük yazarı olarak kabul edilir. Yazar, İÖ 550’den kitabına son düştüğü tarih olan İÖ 430’a, Antik Yunanlıların, Perslerin, Ön Asya’nın ve Mısır’ın ilk tarihçisi olmakla kalmamış, üslubu ve anlatım gücüyle günümüze dek ilgiyle okunmayı sürdürmüştür.
Mümtekim Ökmen (1915-2003); Türkçenin önde gelen Fransızca çevirmenlerindendi. Yazarının izinde Bodrum’a (Halikarnassos) yerleştikten sonra yaptığı Herodotos / Tarih çevirisinin yanı sıra Descartes (Aklın Yönetimi için Kurallar) ve Marguerite Yourcenar (Zenon) da dilimize yetkinlikle aktardığı yazarlar arasında yer alır.
İçindekiler
Önsöz
Birinci Kitap: KLİO
İkinci Kitap: EUTERPE
Üçüncü Kitap: THALİA
Dördüncü Kitap: MELPOMENE
Beşinci Kitap: TERPSİKHORE
Altıncı Kitap: ERATO
Yedinci Kitap: POLYMNİA
Sekizinci Kitap: URANİA
Dokuzuncu Kitap: KALLİOPE
Dizin
Soy Çizelgeleri
Herodotos’ta Ölçüler
Dareios Döneminin Başlıca Olayları
Kronoloji
Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, “şeyh-ûl müverrihîn” (tarihçilerin şeyhi) diye tanımladığı Emeritus Prof. Dr. Halil İnalcık, nehir gibi akıp giden bir söyleşide hayatını anlatıyor. “Halil Bey” aynı zamanda Osmanlı sultanlarının zaaflarından Atatürk ile tanışmasına, Kıbrıs meselesinden Fransa ile ilişkilerimizin başlangıcına bizi kendi geçmişimizle tanıştırıyor ve gerçek bir tarihçinin nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Öğrencilerinin sevgi ve hayranlıkla andığı, ömrünü tarih alanındaki yanlışları belgelerle düzeltmeye adamış Prof. İnalcık, dünyanın sayılı bilim adamları arasında. Makaleleri ve kitaplarıyla uluslararası çevrelerde ülkemizin gururu olan tarihçimiz yaşamını ve onunla iç içe geçmiş tarihi(mizi) anlatırken konuya öylesine hakim ki padişahların, kralların sarayında dolaşıyor, onların yakın arkadaşıyla konuşuyor hissine kapılıyorsunuz.
“Onun çalışmalarını çıkarın, Osmanlı tarihinde hiçbir şey kalmaz.”Prof. Mark L. Stein“Hoca, Fransızca yazar. İngilizce malum, Almanca en çetrefil metinleri hiç tercümansız ve hatasız okur. Chicago’dayken 50 yaşındaki Halil İnalcık eski Fiorentine metinleri okuyordu. Dil öğrenmeyi de ayrıca çok teşvik eder. Beni ‘Fransızca, İtalyanca bilmeyen tarihçi olamaz’ diye adeta haşlamıştır.”Prof. İlber Ortaylı“Bilgisinin çağları kapsayan genişliğine ve tarihin çeşitli alt dallarına hakimiyetine hayranım. Onun bulunduğu konuma bizim alanda başka kimse sahip olamamıştır.”Prof. Suraiya Faroqhi“Halil Bey, ABD bilim hayatına ve şahsi hayatımıza bir lütuftur. ”Prof. Howard Reed“Bir tarihçi olarak hiçbir şekilde abartmadan söyleyebilirim ki, onun ders ve seminerlerinde aldığım düzinelerce sayfa not, sahip olduğum en değerli şeyler arasındadır.”Prof. Victor Ostapchuk
Theogonia – İşler ve Günler
Theogonia – İşler ve Günler ; Hesiodos (y. MÖ VIII. yüzyıl): Kullandığı dil, yapıtlarının taşıdığı bazı karakteristik özellikler, hayatı hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz Hesiodos’un Aiol ve İon kökenli olduğunu göstermektedir. Büyük ozana ait olduğu kanıtlanmış iki önemli eserden biri olan Theogonia, evrenin yaratılışı, tanrıların doğuşu, tanrıların ve tanrısal varlıkların soyları gibi Yunan kozmolojisini kuran meseleler ile belli başlı Yunan efsanelerini konu alan epik bir eserdir.
Yunan didaktik şiirinin ilk örneği kabul edilen İşler ve Günler’de ise ozan, insanlık tecrübesine adalet, erdem, çalışma, cömertlik, hak, hukuk, düzen ve doğruluk gibi kavramların “gerçeğini” söyleyerek dokunur; tarım, denizcilik işlerine dair işlevsel bilgiler sunar; ayın uğurlu ve uğursuz günlerini sıralar. Bu bilgece öğütler Anadolu insanına yabancı gelmeyecektir, zira konuşan sadece Hesiodos değil, aynı zamanda Akdeniz halklarıdır.
Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi, bu iki eserin bu en değerli çevirisini, Azra Erhat’ın hazırladığı “Hesiodos Eseri ve Kaynakları” başlıklı inceleme ve sözlük eşliğinde yeniden okurla buluşturuyor.
Azra Erhat (1915-1982): Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nun en önemli çevirmenlerinden ve kültür
hayatımızın Mavi Uygarlık hareketinin en etkin üyelerinden biridir. Ortaklaşa yaptığı Homeros ve Hesiodos çevirilerinin, Mavi Yolculuk, Mavi Anadolu, İşte İnsan gibi eserlerinin yanı sıra, dilimize telif bir Mitoloji Sözlüğü de kazandırmıştır.
Sabahattin Eyüboğlu (1909-1973): Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nda görev aldı. İÜ Edebiyat Fakültesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı. Köy Enstitülerinde dersler verdi. Yazdığı pek çok kitabın yanı sıra Shakespeare, Montaigne, Platon, Hayyam gibi pek çok önemli yazar ve düşünürün eserlerini çevirdi.
Bu kitapta anlatılan serüvenlerden birçoğu gerçektir; bir-iki tanesi benim, diğerleri de okuldaki arkadaşlarımın yaşadığı olaylardır. Huck Finn de gerçek hayatta var olan bir karakterdir; Tom Sawyer da öyle. Öyküde sözü edilen tuhaf batıl inanışların tamamı, bu öykünün geçtiği zamanda, yani otuz-kırk yıl öncesinde Batı’daki çocuklar ve köleler arasında büyük kabul görüyordu.
Elinizde tuttuğunuz kitap, kız ve erkek çocukları eğlendirmek için yazıldı, fakat yetişkinlerin de bu öyküden keyif almasını umuyorum; çünkü amacımın bir bölümü de, yetişkinlere geçmişte nasıl olduklarını, neler hissettiklerini, neler düşündüklerini, neler konuştuklarını ve ne kadar tuhaf işlere kalkıştıklarını anımsatmak.
İÇİNDEKİLER
YARAMAZ TOM
POLLY TEYZE’NİN ÇİTİ
HUCK FINN
OKULDA9991-1
MEZARLIK
MUFF POTTER YAKALANIYOR
KÖTÜ BİR GÜN
KORSANLAR
KAYIP ÇOCUKLAR
GİZLİ ZİYARET
EV HASRETİ
DÖNÜŞ
RÜYA
MAHKEME
DEFİNE AVCILARI
PERİLİ EV
GÖZCÜLER
PİKNİK
HUCK’IN MACERASI
MAĞARA
KURTULUŞ
MAĞARAYA DÖNÜŞ
BAYAN DOUGLAS’IN EVİNDE
HUCK’IN YENİ EVİ
YARAMAZ TOM
“Tom!”
Ses yok.
“Tom!”
Ses yok.
“Nereye gitti bu çocuk? Tom!”
Ses yok.
Polly Teyze evin her yerini aradı, ama Tom’u bulamadı. Kapıyı açıp bahçeye doğru seslendi: “Tooom!”
Mutfaktaki tel dolaptan bir tıkırtı geldi. Polly teyze dolabın kapağını açınca Tom’u buldu. Tom içeride gizli gizli reçel yiyordu. Polly Teyze tam onu azarlayacakken Tom, “Arkana bak Teyze!” diye haykırdı…
Tom Sawyer’ın Maceraları
Mark Twain’in en sevilen yapıtlarından biri olan Tom Sawyer’ın Maceraları çocukluğun masum, güvenli ve olağanüstü maceralarla dolu evrenine bir övgüdür. Roman Mississippi Nehri kıyısındaki küçük bir kasabada, belirtilmeyen bir dönemde geçer. Ancak okur evlerde siyahi kölelerin bulunmasından hikâyenin 1830’larda ya da 1840’larda geçtiği sonucuna varabilir. Herkesin herkesi tanıdığı, yetişkinlerin çocukları eğitmek ve disipline sokmak için birlikte çalıştıkları bu küçük kasabada, herkes göründüğü gibi midir? Roman insan doğasının ikiyüzlülüğünü, bencilliğini, maddi değerlere düşkünlüğünü ve Amerikan taşrasındaki küçük kasaba ruhunu mükemmel biçimde yansıtır.
Twain, iyi kalpli, ancak her daim haylazlık peşindeki Tom ve arkadaşlarının maceralarını gerçekçi bir dille aktarırken, alışılmış terbiyeli ve örnek çocuk imgesini de yıkar. Yapıtın kuşaklar boyu her yaştan okura hitap etmesinin sırrı, belki de çocuk aklının nasıl işlediğini bize hatırlatmasında; yetişkin dünyasından ansızın çocukluğa ışınlanmanın paha biçilmez değerinde yatar.
MARK TWAIN (1835-1910): Asıl adı Samuel Langhorne Clemens olan Twain Missouri, Florida’da doğdu. Dört yaşındayken ailesi Mississippi Nehri’nin batı kıyısındaki Hannibal’a yerleşti. Küçük yaşta babasını kaybedince, demirci çırağı, dizgici, matbaa işçisi olarak çeşitli işlerde çalıştı. Alta California gazetesi için muhabir olarak çalıştığı sırada Avrupa’ya ve Kutsal Topraklar’a gitti. Bu gezilerle ilgili Alta California ve New York Tribune gazetelerine yazdığı mektupları daha sonra The Innocents Abroad; or, The New Pilgrim’s Progress (1869; Yurtdışındaki Masumlar ya da Yeni Hac Yolculuğu) adlı kitapta topladı. Önemli yapıtları arasında The Gilded Age (1873; Çalınan Taç), The Prince and the Pauper (1881; Prens ve Dilenci), Life on the Mississippi (1883; Mississippi’de Yaşam) ve The Adventures of Huckleberry Finn (1884; Huckleberry Finn’in Maceraları) sayılabilir.