Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding; kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin; Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar; gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir…
Sineklerin Tanrısı’nda gördüğümüz ıssız ada da yeryüzünün cennetlerinden biridir. Çocuklar da bu adanın, okudukları Mercan Adası’na çok benzediğini söylerler. Ne var ki; başlangıçta bunu hiç sezinlemediğimiz halde, atom çağının çocukları, bu güzelim adayı her açıdan bir cehenneme çevireceklerdir.”
Mîna Urgan
WILLIAM GOLDING (1911-1993):“Bugünün dünyasında insanlık durumunu aydınlatan” romanlarıyla 1983’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Golding, Cornwall’da doğdu. Oyuncu, öğretim görevlisi, denizci, müzisyen ve son olarak okul müdürü sıfatlarıyla çalıştı. 1934’te Şiirler adlı ilk kitabını yayımladı. 1940’ta Kraliyet donanmasında görev aldı. 1954’te ilk romanı Sineklerin Tanrısı’nı yayımladı. Bu romanın yakaladığı başarının ardından kendini tamamen yazmaya adadı. Rites of Passage (1980; Geçiş Törenleri) ile Booker McConnell Ödülü’nü kazanan yazarın diğer önemli yapıtları arasında Pincher Martin (1956; Ceberrut Martin), Free Fall (1959; Serbest Düşüş), The Spire (1964; Kule), The Pyramid (1966; Piramit) ve Darkness Visible (1979; Görünür Karanlık) sayılabilir.
Sivastopol
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1829 – 1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Diriliş gibi romanların büyük yazarı Tolstoy’un ilgisini çeken başlıca tarihsel olaylar arasında 1853-1856 Kırım Savaşı yer alır. Savaşa subay olarak katılan Tolstoy, bu döneme dair izlenimlerini Sivastopol’da bütün canlılığıyla aktardı. Özellikle Fransız-Rus çarpışmalarının anlatıldığı bu kitap Tolstoy’un ilk eserlerindendir. Savaşın şiddet dolu sahnelerini ve savaşan insanların ruh hallerini anlatışındaki ustalık, yazarın daha sonra yayımlanacak büyük eserlerinin habercisidir.
Mazlum Beyhan (1948): Dostoyevski’den Suç ve Ceza ve Budala, Tolstoy’dan Sanat Nedir?, Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik, Gogol’den Bir Delinin Anı Defteri, Burun, Palto Mazlum Beyhan’ın çevirdiği başyapıtlar arasında yer alır. Ayrıca Çernişevski, Byelinski,Kropotkin ve Şçedrin’den Türkçeye kazandırdığı eserlerle hiç tartışmasız son 35 yılın en önemli Rus Edebiyatı çevirmenlerinden biridir.
Siyah İnci
Anna Sewell (1820-1878): İngiltere’de Norfolk kentinin, Great Yarmouth kasabasında doğdu. İki yaşındayken Londra’ya taşınan ailesi onu başkalarını düşünmeyi, herkese nezaket ve saygı göstermeyi ilke edinen Quaker geleneğine uygun yetiştirdi. On dört yaşında bir kas hastalığına yakalanarak kısmen yatalak oldu. Geri kalan yaşamında seyahat edebilmek için küçük iki tekerlekli arabasını çeken ata bağımlı oldu. Bir atın otobiyografisi olarak kurguladığı tek kitabı Siyah İnci’yi, hastalığının ölümcül olduğunu öğrendikten sonra, son beş yılında yazdı. Kitabın esin kaynağı, hayvanlara eziyet edilmesine, özellikle de koşum atlarına sabit mengene kayışı takılmasına duyduğu büyük öfkeydi. Amacının, “insanları atlara şefkat ve sevgi göstermeye, anlayışlı davranmaya teşvik etmek” olduğunu yazmıştı. Sewell’ın ölümünden birkaç ay önce yayımlandığında büyük ilgi gören Siyah İnci, tüm zamanların en çok okunan klasiklerinden biridir.
Ayşe Berktay (1955): Robert Koleji bitirdi, ODTÜ Mimarlık Fakültesinde okudu. Bir süre İsveç ve Fransa’da yaşadı. Yaklaşık otuz yıldır sürdürdüğü İngilizce ve Türkçe çeviri çalışmalarında Leslie Penn Pierce, Halil İnalcık, Suraiya Faroqhi, Donald Quataert, Edhem Eldem, Halil Cibran’ın eserlerini Türkçe’ye kazandıran Ayşe Berktay, PEN Barbara Goldsmith Yazma Özgürlüğü ödülü sahibidir.
Siyah Lale
Alexandre Dumas On dokuzuncu yüzyılda Avrupa’yı saran siyasal ve sosyal çalkantıları yaşamasına rağmen daha çok on altıncı ve on yedinci yüzyılın tarihi olaylarını konu alan üç yüzden fazla roman yazdı. Yaşadığı dönemin sevilen ve en çok okunan romantik yazarlarından biridir. Siyah Lale romanı, yazarın Monte Cristo Kontu, Demir Maske gibi en tanınmış eserleri arasında yer alır. Hollanda tarihinde “lale çılgınlığı” olarak bilinen dönemin üzerinden otuz yıl geçmiştir. Johan de Witt ve kardeşi Cornelis idam edilmiştir; Hollanda, tarihinin en sancılı günlerini yaşamaktadır, bu sırada Çiçek Üreticileri Derneği ilk siyah laleyi yetiştiren kişiyi ödüllendireceğini ilan eder. Cornelis van Baerle adındaki genç bir doktor, ilk siyah laleyi yetiştirmek için harekete geçer, ama yazgısı onun bu arzusunu hapisle, aşkla ve fedakârlıkla sınayacaktır.
Volkan Yalçıntoklu (1961): Saint-Joseph Lisesi’nde okudu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü bitirdi. Uzun yıllar kitapçılık yaptı. Fransızca ve İngilizceden çeviriler yapıyor. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Jules Verne, Helene DeWitt, Alan Snow, Richard Maltby Jr., Lyman Frank Baum, Honoré de Balzac, Alexandre Dumas, George Sand, Charles Perrault ve Victor Hugo yer alıyor. Alexandre Dumas’dan çevirdiği Üç Silahşor ve Monte Cristo Kontu da Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde yayımlandı.
Nizamü’l-Mülk (1018-1092): Selçuklu sultanları Alparslan ve Melikşah’ın veziri olarak otuz yıl boyunca devlet yönetiminde söz sahibi oldu, görüşleriyle sultanların kararlarını etkiledi. Siyasi bir suikasta kurban gitmesinden kısa bir süre önce hükümdarlık sanatı konusunda düşüncelerini kaleme aldı. Melikşah’ın devlet yönetimi hakkında kapsamlı bir rapor istemesi üzerine yazılan Siyasetname, Nizamü’l-Mülk’ün devlet adamı olarak deneyimlerini aktardığı bir el kitabı olmasının yanı sıra, edebi değeriyle de yüzyıllardır dikkati çeken bir eserdir...
Bu kitabın kahramanları pek alışılmadık: Cömertliğiyle tanınan, yine de başını sürekli belaya sokan Kara Kurbağası; görgüsüzlüğüyle ün yapan, ama yardımseverliği elden bırakmayan Porsuk; huysuz ama duygusal Köstebek ve sevgili arkadaşları çokbilmiş Su Sıçanı. Bu ilginç kahramanların tam ortasına düştükleri zorlu mücadele ise çok heyecanlı: Nehir kenarı sakinleriyle vahşi orman sakinleri arasındaki çekişme…
Söğütlükte Rüzgâr, dört kafadarın sürükleyici ve eğlenceli maceralarını anlatırken, doğanın güzelliklerini harika bir dille yansıtıyor. Yazıldığı dönemde edebiyatta yeni bir dönem açan bu eser, günümüzde en önemli klasiklerden biri olmaya devam etmektedir.
Sokrates’in Savunması -Euthyphron, Apologia, Kriton, Phaidon-Platon (MÖ yaklaşık 428-MÖ yaklaşık 348): Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu ve hocası Sokrates’i konuşturduğu diyaloglarla felsefeyi yazıya en iyi aktarmış ustalardan biridir. Bu kitapta birbirini tamamlayan dört diyalog yer almaktadır. İlk diyalog olan Euthyphron’da yargılanışının öncesi anlatılır ve dinsizlikle suçlanan Sokrates’in inançları hakkında bilgi verilir. Sokrates’in Savunması’nda ise yargı süreci anlatılmaktadır. Kriton’da hüküm sonrası anlatılır, bir yurttaşın saygı duyması gereken ilkeler tartışılır. Platon’un en şiirsel eserlerinden biri olan Phaidon’daysa Sokrates’in son günü anlatılırken ruh hakkındaki düşünceleri yansıtılmaktadır.
Ari Çokona (1957): İstanbul’un Fener semtinde doğdu. İTÜ’den Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun olduktan sonra bir süre boya sanayinde çalıştı. Halen özel bir lisede kimya öğretmenidir. Antik ve çağdaş Yunancadan Türkçeye edebiyat, tarih ve felsefe çevirileri yapmaktadır. Ayrıca İstanbul ve Anadolu Rumlarının tarih ve edebiyatına ilişkin çalışmalar yürütmekte, kitaplar yazmaktadır. Türkiye ve Yunanistan’ın çeşitli edebiyat dergilerinde makale, şiir ve öyküleri yayımlanmıştır.
Şölen – Dostluk
Platon (Eflatun, İÖ yaklaşık 428 / 7-İÖ yaklaşık 348 / 7); Bugünkü üniversitenin atası sayılan Akademia’nın kurucusu (İÖ 387) ve hocası Sokrates’i konuşturduğu “diyaloglar”la felsefeyi yazıya en iyi aktarmış olan ustalardan biridir. En tanınmış diyaloglarından Şölen ve Dostluk’ta ise Platon, denebilirse, İnsanlığın anlamaya çalıştığı en temel duygu “sevgi”nin izini sürmektedir.
Sabahattin Eyüboğlu (1908-1973); Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nun başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür insanlarından biridir.
Azra Erhat (1915-1982); Tercüme Bürosu’nun en önemli çevirmenlerindendir. Ortaklaşa yaptığı Homeros ve Hesiodos çevirilerinin yanısıra, dilimize bir de telif Mitoloji Sözlüğü kazandırmıştır.
“Şölen” Üstüne Birkaç Söz
Eskiden Symposion’u her okuyuşumda bir hal olurdu bana, ürperir, sarsılır, hele Alkibiades’in söylediği Sokrates övgüsüne geldim mi, büsbütün coşarsım. Neden? (Azra Erhat)
Soneler (İngilizce-Türkçe)
William Shakespeare (1564-1616): Oyunlarında insanlık durumlarını ifade ediş gücüyle yaklaşık 400 yıldır dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, sonelerinde de insan ruhunun birçok boyutunu yansıtmıştır. İlk kez 1609 yılında topluca basılan 154 sone, denebilir ki, İngilizcenin en ünlü şiir dizisidir. Dünya edebiyatının en güzel örnekleri arasında yer alan bu şiirlerde, sevgi, kuşku, özlem, ihanet, kıskançlık, umut, hayal kırıklığı, karamsarlık, suç ve günah, sevgili önünde benliğin değersizliği, sevgi uğrunda her acıya katlanma, ölüm karşısında korku duygulu ve lirik bir sesle dile getirilmiştir.
Talât Sait Halman (1931-2014): 1953’ten beri süren akademik hayatında Columbia, Princeton, Pennsylvania üniversitelerinde öğretim üyesi, New York Üniversitesi’nde profesör ve Yakın Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı olarak çalıştı. Şu sırada Bilkent Üniversitesi’nde İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Türk Edebiyatı Bölümü Başkanı, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkan Vekili olarak görev yapmaktadır. Kültür Bakanı, Kültür Büyükelçisi, UNICEF Türkiye Milli Komitesi Başkanı, UNESCO Yönetim Kurulu Üyesi, ABD P.E.N Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Journal of Literature Turkish Baş Editörü görevlerini de üstlenen Talât Sait Halman, Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü, Columbia Üniversitesi Thornton Wilder Çeviri Armağanı, Rockefeller Vakfı Bilimsel Araştırma Bursu, Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Ödülü, UNESCO Madalyası, Ankara ve Boğaziçi üniversitelerinden fahrî doktora, İngiltere’den “Sir” karşılığı “Knight Grand Cross” ile ödüllendirildi. Talât Sait Halman’ın 70 telif ve çeviri kitabı, 3 bin kadar makalesi, 5 bini aşkın şiir çevirisi bulunmaktadır.