Şehirde heyecan dolu bir gün yaşanıyor. Bir araba kazası, yağmur fırtınası ve pazar yerinde soygun ortalığı karıştırdı. Müzede de tuhaf şeyler oluyor. Bu telaşı günde bir soyguncu, bir ressam ve bazı şehir sakinlerinin başına gelenlere inanmayacaksın.
Ayrıntılı resimler ve ilgi çekici sahnelerle, şehirde gün boyunca neler olduğunu izleyebilir, hareketli maceralara katılabilirsin.
Seksen Günde Dünya Gezisi
Londralı beyefendi Phileas Fogg, üyesi olduğu Reform-Kulüp’te gazetesini okurken seksen günde dünyayı dolaşmanın mümkün olduğunu öğrenir. Bu olağanüstü yolculuk 19. yüzyılda sanayi devrimiyle gelen tren ve buharlı gemi gibi toplu taşıma araçlarının yanı sıra 1869 yılında açılan Süveyş Kanalı sayesinde yapılabilmektedir. Kulüp arkadaşlarıyla bu yolculuğu seksen gün içinde tamamlayacağına dair bahse tutuşan Fogg, aynı gün uşağı Passepartout’yla birlikte Londra’dan ayrılır. Bu meydan okumayla başlayan bin bir türlü maceraya, bir polis soruşturmasıyla, bir de aşk hikâyesi eklenir. Yayımlandığı 1972 yılından beri popülaritesinden hiçbir şey yitirmeyen Seksen Günde Dünya Gezisi yazarın en sevilen yapıtlarından biridir. Verne’in ulaşım olanaklarının gelişmesiyle “küçülen” dünyasına, artık elektronik çağa adım atmış ve geleneksel medyanın yerini yeni medyaya bırakmasıyla bir “küresel köy”e dönüştüğünden dem vurulan günümüz dünyasından bakmak da ayrı bir macera olsa gerektir.
JULES VERNE (1828-1905):Nantes kentinde dünyaya gelen yazar, Paris’te hukuk öğrenimi gördü, ancak zamanla edebiyata yöneldi. Önce tiyatro yapıtları ve opera librettoları yazdı. 1863’te Le Magasin d’Education et de Récréation’da, Voyages extraordinaires (Olağanüstü Yolculuklar) adlı dizinin ilk yapıtı olarak yayımladığı Cinq semaines en ballon (1863; Balonla Beş Hafta) büyük ilgi gördü. Bunun üzerine fantastik serüvenler yazmaya devam etti. Voyage au centre de la Terre (1864; Dünyanın Merkezine Yolculuk), Vingt mille lieues sous les mers (1870; Deniz Altında Yirmi Bin Fersah) ve L’Île mystérieuse (1874; Esrarlı Ada) bunlardan bazılarıdır. Romanları çok sayıda dile çevrilen ve sinemaya uyarlanan Verne, 1892’de Légion d’honneur nişanıyla ödüllendirilmiştir.
Seksen Günde Dünya Turu – Kısaltılmış Metin
İngilizlerin dillere destan soğukkanlılığı ve ciddiyetinin temsilcisi gibiydi Phileas Fogg. Herkes İngiliz olduğundan emindi ama kimse, hakkında bir şey bilmiyordu. Hem serinkanlı hem de gizemliydi.
Titizliğini, dakikliğini ve düzenli hayatını bilenler, kulüpteki arkadaşlarıyla servetinin yarısı üzerine iddiaya girdiğini duyunca şaşkınlık içinde kaldılar.
Üstelik bu iddiayı kazanabilmesi için, Bay Fogg’un Dünya’yı 80 gün gibi imkânsız bir sürede dolaşması gerekiyordu.
Jules Verne
(1828, Fransa – 1905, Fransa)
Fransız roman yazarı. Bir avukatın oğlu olan Verne, 1847 ile 1849 yılları arasında Paris’te hukuk okudu. Önce devlet memuru, ardından da Amiens’te Belediye Meclisi üyesi oldu. 1857’de Honorine’de Vione’yle evlenen Verne, yaşamının bu döneminde sık sık İngiltere’ye gidip geldi. Bu, aynı zamanda başına her tür kazanın geldiği bir dönemdi; hayatının sonuna kadar topal kalmasına neden olacak deli yeğeni onu ayağından vurdu ve arka arkaya birçok yüz felci geçirdi. Yine de yaşamında olup biten güzel şeyler, hiçbir zaman içindeki umudu söndürmedi. İlk yazılı ürünleri arasında komedyalar ve librettolar vardı; dünya çapındaki ürünün dayandığı bilim kurgu yapıtları ise hayatının daha geç bir dönemine denk gelir.
Hulki Aktunç’un delikanlı günleri“Sen Buranın Kışındasın – Günlükler (1964-1967)”Hulki Aktunç’un 1964-1967 yılları arasında tuttuğu günlükler “Sen Buranın Kışındasın”Doğan Yarıcı’nın hazırladığı kitapta 15-18 yaşlarındaki Hulki Aktunç’un ilgileri, okumaları, gözlemleri, amaçları, tasaları, görüşleri, sevinç ve üzüntüleri; kısacası, kalem-defterle yatıp kalkan bir delikanlının ilk verimleri var. Şiirle, öyküyle, resimle, sinemayla, ülke sorunlarıyla dolu günlerin izleri, edebiyat çevrelerinin simaları var bu kitapta. Anılar, öyküler, şiirler ve desenlerle yüklü kitabın dizinine bile göz atıldığında yaşının çok üstünde genç bir entelektüelin kendini yetiştirme biçimi ortaya çıkıyor.Günlükleri hazırlayan Doğan Yarıcı önsözünde, “iyi ki yazmaktan geri durmamış,” diyor, “dönemin gündelik yaşamını, gazete manşetlerini, o yıl yayımlanan bütün edebiyat dergilerini, okuduğu bütün kitapları, kafaya taktığı şair ve yazarları, izlediği filmleri, dinlediği müzikleri, toplumsal ve siyasi olayları, kişisel sorunlarını, dostluklarını, hayal kırıklıklarını, açmazlarını, mutluluklarını, titizlikle ve ayrıntılarıyla. Gün gün nasıl aydınlandığına hayranlıkla tanık oluyorsunuz bu gencin, yaşadığı dünyanın, çok sevdiği ülkesinin nasıl değiştiğine, insanlarının, edebiyatının, sanatının, müziğinin, havasının suyunun nereden nereye geldiğine.”“Gerçi, ben şimdiye dek hiç bir dergi ve gazete yazısı yayımlamamış, kitap çıkarmamış biriyim ama, içten içe yazarak, ilerde yayımlayarak –olanaklarım sınırında–, katılmak istiyorum bu savaşa.”