Ruth
Lou Andreas-Salomé yapıtlarında kendi deneyimlerinden yola çıkarak, geleneğin kısıtladığı hayatlarında kendi yollarını bulmaya çalışan kadınları, yetişkinliğe adım atmaya hazırlanan genç kızları anlatmıştır. Bu kadın hikâyeleri arasında kilit önem taşıyan Ruth, yazarın sağlığında en çok ilgi çeken yapıtıdır. 1895 yılında yayımlanan roman zamanın edebi zevkini yansıtır. Çocuksu bir çekiciliğe sahip esrarengiz bir genç kız, işini çok seven bir eğitimci olan öğretmeninin kalbini tutuştururken, yaşadıkları karşılıklı bir büyülenmeye dönüşür. Genç kızın iç âlemi psikolojik tahlillerle aktarılır. 1928 yılına dek on baskı yapan Ruth’un okurları arasında Rainer Maria Rilke ve Sigmund Freud gibi ünlü kişiler de vardı. Hatta romandan çok etkilenen Rilke kendi kızına “Ruth” adını vermişti.
LOU ANDREAS-SALOMÉ (1861-1937): Yeni ve devrimci fikirlerin filizlenmeye başladığı bir dönemde Petersburg’da dünyaya gelen yazar ve psikanalist Salomé, küçük yaşta Almanca ve Fransızca öğrendi. On yedi yaşındayken bir din adamından teoloji ve felsefe dersleri aldı. Zürich Üniversitesi’nde teoloji ve sanat tarihi okudu. Salomé 1882’de Nietzsche’nin evlenme teklifini geri çevirerek, Oryantalist F. C. Andreas’la evlendi. 1897’de Rainer Maria Rilke’yle tanıştı ve kendisine âşık olan şairin hayatında önemli bir rol oynadı. 1911’de Viyana’daki psikanalistlerin çevresine girdi. Sigmund Freud’un öğrencisi ve yakın dostu oldu.
Im Kampf um Gott (1885; Tanrı Uğrunda Savaş), Im Zwischenland (1902; Ara Memlekette) ve Rodinka (1923) romanlarından bazılarıdır. Ayrıca dini ve felsefi konulardan tiyatro ve edebiyat eleştirisine uzanan geniş bir yelpazede denemeler ve monografiler kaleme aldı. Kurmaca dışı yapıtları arasında Friedrich Nietzsche in seinen Werken (1894; Yapıtlarında Friedrich Nietzsche) ve Rainer Maria Rilke (1928) dikkat çeker.
Şato
Kafka Şato’da, tıpkı Dava’da da olduğu gibi şeffaflıktan yoksun, işlemeyen kurumlarla, otorite ve bürokrasiyi hicveder. Esrarengiz bir kont, ona ait bir şato; diktatörce eğilimler gösteren, hiyerarşi içindeki çok sayıda bürokrat… Roman, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun modern ulus devletlere ayrışmasının ertesinde yazıldığından, Kafka geleneksel otoritenin nasıl bir düzene evrileceğini sorguluyor olsa gerektir. Okur, romanın muammalarını çözmek için her türlü karmaşa, ikilem ve belirsizlik arasından yolunu bulmaya çalışacağı “aktif” bir okumaya davetlidir.
FRANZ KAFKA (1883-1924): Çek asıllı Avusturyalı yazar, Prag’da dünyaya geldi. Çağımızın en büyük yazarlarından biridir. Yapıtlarını edebiyat tarihinin belirli bir akımına dahil etmek zordur. Taşralı Çek bir babayla, burjuva bir Alman Yahudisi annenin çocuğuydu. Prag Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördü. İki kez nişanlanıp bir türlü evlenemediği Felice Bauer’le ilişkisiden geriye kalan beş yüzü aşkın mektup, ölümünden çok sonra, 1967’de Briefe an Felice (Felice’ye Mektuplar) adıyla yayımlandı. Yapıtlarını Çekçeye çevirmek isteyen Milena Jesenka’ya yazdığı mektuplar ise yine ölümünden sonra Briefe an Milena (Milena’ya Mektuplar) başlığıyla okurla buluştu. Die Verwandlung (Dönüşüm), Der Prozess (Dava) ve Amerika önemli yapıtları arasındadır. Öykü ve romanlarında çağımız insanının korkularını, yalnızlığını, kendine yabancılaşmasını ve çevresiyle iletişimsizliğini ele aldı. 1924’te vereme yenik düşerek yaşama veda etti.
Şatoda Bir Yıl
Şatoda çok hareketli ve ilgi çekici bir yıl yaşanıyor. Şatonun lordu bir turnuva düzenliyor. Ardından büyük bir ziyafet verilecek. Şatoyu ele geçirmeye çalışanlar ise büyük sorun yaratıyor. Şatodaki yaşam eğlenceli ama biraz zor görünüyor.
Ayrıntılı resimler ve ilgi çekici sahnelerle tarihte eğlenceli bir yolculuğa çıkabilir, hareketli bir maceraya katılabilirsin.
Satranç
Stefan Zweig, çok geniş bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış ender yazarlardandır. Onun dünya edebiyatında bir biyografi yazarı olarak kazandığı haklı ünün temelinde de bu özelliği; yani yazarlığının yanı sıra çok usta bir psikolog olması yatar. Satranç, Zweig’ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür; ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir.
Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç’ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya’da yaşamaktaydı. Satranç’ta da, olay yeri olarak New York’dan Buenos Aires’e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.
Stefan Zweig 20 Ekim 1881’de Viyana’da doğdu. 1920-1928 yılları arasında yazdığı Üç Büyük Usta,Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar,Kendileriyle Savaşanlar büyük ses getirdi. Hayatı boyunca her tür resmi ödülü reddeden Zweig 1940 yılında bir konferans için Güney Amerika’ya gitti ve hayatını orada sürdürdü. Zweig, 23 Şubat 1942 yılında ikinci eşi Lotte ile birlikte, yarattığı birçok roman kahramanı gibi savaşın neden olduğu derin bir umutsuzluk duygusuyla ölümü seçti.
Sun Zi / Sun Tzu (MÖ 6. yy): Yazarın adı Wade-Giles transkripsiyon sisteminde “Sun Tzu”, Pin-Yin transkripsiyon sisteminde “Sun Zi” olarak yazılmaktadır. Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Komutan ve düşünür olarak ünlenen Sun Zi’nin Savaş Sanatı eseri insanlık tarihinin en eski ve en fazla araştırılan ve tartışılan strateji eseridir. Bütün dünyada sadece askerlik alanında değil, iş idaresi ve kişisel gelişim gibi pek çok alanda da bir strateji klasiği olarak kabul görmüştür.
Pulat Otkan (1942-2014): DTCF Sinoloji kürsüsü başkanlığını uzun yıllar yürütmüş, bunun yanı sıra Japon Dili ve Edebiyatı kürsüsünü kurmuştur. Japon hükümeti tarafından çok az kişiye verilen “The Order of the Rising Sun, Gold Rays With Rossette” nişanı sahibidir. Çin ve Japon dili, kültürü ve tarihi, Orta Asya Türk Tarihi sahalarında araştırmalar yapmış, çok değerli bilimsel eserler vermiştir.
Giray Fidan (1980): Prof. Dr. Pulat Otkan’ın öğrencisidir. Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Tarihte Türk-Çin ilişkileri, Çin dili, kültürü, tarihi, Sinoloji ve Tibetoloji üzerine araştırmalar yapmaktadır. Türk-Çin ilişkileri, Çin kültürü, tarihi, medeniyeti ve Çin dış siyaseti ile ilgili birçok makale ve kitabı bulunmaktadır.
Savaş ve Barış 2 Cilt
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Kreutzer Sonat ve Diriliş’in büyük yazarı Tolstoy, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. Tüm zamanların en büyük romanlarından biri ve Tolstoy’un başyapıtı olarak kabul edilen Savaş ve Barış ilk kez 1867-1869 yılları arasında Russki Vestnik dergisinde tefrika edildi. Tolstoy bu eserinde Rus ve dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan, Napolyon’un Rusya’yı işgalini arka plana yerleştirerek, neredeyse akla gelebilecek her insanlık durumunu, onlarca karakterin, onlarca farklı hikâyesi üzerinden benzersiz bir ustalıkla resmeder. Tolstoy’un deyimiyle beş yıllık aralıksız ve insanüstü bir emeğin ürünü olan Savaş ve Barış Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nin 300. kitabı olarak okurlarla buluşuyor.
Tansu Akgün (1977): İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Rusça ve İngilizceden çeviriler yapan Tansu Akgün, Maksim Gorki ve Anton Çehov’dan tiyatro oyunlar›, F.M Dostoyevski’den romanlar ve Jacob Abbott’dan biyografiler çevirdi.
Seçme Öyküler
Mark Twain (Samuel Langhorne Clemens, 1835-1910): Döneminin en ünlü Amerikan edebiyatçısıydı. Pek çok roman, öykü ve deneme yazdı. En tanınmış eserleri arasında Tom Sawyer’ın Maceraları, Huckleberry Finn’in Maceraları ve Adem ile Havva’nın Cennet Günlüğü yer alır. Yaşamının son döneminde kapıldığı kötümserlik ve insan sevmezlik eserlerine de yansımıştır. William Faulkner’in Amerikan edebiyatının kurucusu olarak nitelediği Mark Twain, dil ustalığının yanı sıra derin ve zaman zaman acı mizahı ile günümüzde de hayranlık duyulan yazarlardandır.
Yurdanur Salman (1937): İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Edebiyat, yazın kuramları ve psikanaliz gibi pek çok alanda yaptığı çevirilerle J. Berger, S. Sontag, E.A. Poe, E. Fromm, G. Steiner’in de yapıtlarının yer aldığı otuzdan fazla kitabı Türkçeye kazandırdı. İstanbul, Boğaziçi ve Atatürk üniversitelerinde çeviri ve İngilizce dersleri verdi. Kuram dergisini çıkardı, Yeni Dergi, Adam Öykü, Yazko Çeviri dergilerinde çeviri ve yazıları yayımlandı. Titiz ve verimli çalışmalarıyla kültür hayatımıza katkıda bulunmayı sürdürüyor.
Sefiller
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yazarlarındandır. Şiirleri, oyunları ve romanları ile tanınır. Romantizm akımının Fransa’daki temsilcisidir. Edebiyat alanındaki devasa başarılarının yanında politik hayatta da etkin bir rol üstlendi; bu nedenle sürgün cezasına çarptırıldı, cezasını tamamlamasına rağmen İmparatorluk yıkılana dek Fransa’ya dönmedi. İlk kez 1862 yılında yayımlanan Sefiller yazarın Notre-Dame’ın Kamburu ile “din”, Deniz İşçileri ile “doğa” konularını işlediği roman üçlemesinin “toplum”u ele alan, en görkemli ayağıdır. Bu destansı roman Fransız toplumundan yola çıkarak, kozmolojik bir bakış ve eşsiz bir duyarlılıkla insanlığa ulaşır. Fantine’in, Cosette’in, Marius’ün, Saint-Denis Sokağı barikatlarının; Paris’in, Javert’in ve Jean Valjean’ın sefaletten sevgiye, felaketten iyiliğe ve karanlıktan aydınlığa uzanan hikâyeleri Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nin 250. kitabında okurlarla buluşuyor.
Volkan Yalçıntoklu (1961): Saint-Joseph Lisesi’nde okudu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü bitirdi. Uzun yıllar kitapçılık yaptı. Fransızca ve İngilizceden çeviriler yapıyor. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Jules Verne, Helene DeWitt, Alan Snow, Richard Maltby Jr., Lyman Frank Baum, Honoré de Balzac, Alexandre Dumas, George Sand, Charles Perrault ve Victor Hugo yer alıyor. Hugo’dan çevirdiği Bir İdam Mahkûmunun Son Günü ve Notre-Dame’ın Kamburu da Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde yayımlandı.