Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-IV / Âyânlar, Tanzimat, Meşrutiyet / Seçme Eserleri-X
Devlet-i ‘Aliyye’nin birinci cildi Osmanlı Devleti’nin bir beylikten Balkanlar ve Ortadoğu’ya hükmeden güçlü bir imparatorluğu dönüşümünü konu alır. İkinci cilt padişah otoritesinin zayıfladığı ve yok olduğu 17. yüzyılın ilk yarısındaki iktidar mücadelesini inceler. Üçüncü cilt ise merkezi devlet otoritesinin yeniden kurulduğu Köprülüler dönemini, Orta-Avrupa’da Habsburglarla süren uzun iktidar mücadelesini, mali ve siyasi bunalıma karşı çözüm arayışlarını ayrıntılarıyla ele alır. Devlet-i ‘Aliyye’nin dördüncü cildi, Osmanlı Devleti’nin geçirdiği askeri ve mali dönüşümü mercek altına alarak başlıyor. 18. yüzyılda güç kazanan âyânların kurduğu düzene karşı merkezi otoritenin yeni yöntem arayışlarıyla devam ediyor. Aynı dönemde Osmanlı bürokratlarıyla fikir adamlarının Batı karşısında yaşanan mevzi, güç ve nüfuz kaybına karşı arayışları, bu arayışların Patrona Halil İsyanı ile kesintiye uğrayışına rağmen Tanzimat ve Meşrutiyet çizgisiyle devamı ayrıntısıyla inceleniyor. Bu süreçte Tanzimat’ı tasarlayan, uygulanmasında yaşanılan güçlüklere karşı çözüm geliştirerek değişen dünyada ayakta kalmak için fikir üreten Osmanlı devlet ve düşünce adamlarının çabalarının, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına uzanan sonuçları kesintisiz bir bütünün parçaları olarak ele alınıyor.
Halil İnalcık (1916-2016) İstanbul’da doğdu. Ankara Üniversitesi DTCF’nin ilk öğrencilerinden oldu. Yakınçağ Bölümü’nde doktorasını tamamladıktan sonra, 1952’den itibaren aynı üniversitede profesör oldu. 1972’de emekli olunca Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü’ne Osmanlı tarihi profesörlüğüne atandı. 1992’te Bilkent Üniversitesi’ne Tarih Bölümü’nü kurmak üzere davet olundu. Bu yıllar içinde başta Harvard olmak üzere Amerikan üniversitelerinde Osmanlı tarihi seminerleri düzenledi. 1973’te yayınlanan The Ottoman Empire – The Classical Age (1300 1600) (Osmanlı İmparatorluğu – klasik çağ) kitabı tüm Balkan dillerine, Arapça ve Ukrayna diline çevrilerek klasik bir kaynak kitap kabul edildi. An Economic and Social History of the Ottoman Empire Türkçe, Yunanca, Lehçe ve Arapçaya da çevrildi. Yurt içinde ve yurt dışında kendisine 20 fahri doktora tevcih edildi. İnalcık’ın vefatına dek çalışmalarını sürdürdüğü ve arşivini bağışladığı Bilkent Üniversitesi’nde, 2008’de Halil İnalcık Center for Ottoman Studies (HICOS; Halil İnalcık Osmanlı Araştırmaları Merkezi) açılmıştır.
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları
Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852): Klasik Rus Edebiyatı’nın Puşkin’le birlikte en önemli iki kurucusundan biri olan Gogol, gerek Müfettiş (oyun) ve Ölü Canlar (roman), gerekse üç kitapta topladığı öyküleri düşünüldüğünde, gerçekten de 19. yüzyılın en önemli anlatıcılarından biridir. Elinizdeki kitap, Akşam Toplantıları ise bu etkileyici yazarın öykü toplamının ilk halkasını oluşturmaktadır.
Ergin Altay (1937); Yusuf Ziya Ortaç’ın Akbaba dergisinde yayımlanan ilk öykü çevirisinden (Zoşçenko) günümüze, son elli yılın en önemli Rusça çevirmenlerindendir. Dostoyevski ve Tolstoy kadar, Gogol, Gonçarov ve Çehov da Altay’ın yetkinlikle dilimize kazandırdığı yazarlar arasındadır.
Önsöz
Amma da tuhaf ad koydum kitabıma: Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları… Ne toplantılarıymış bunlar böyle? Üstelik arıcının teki attı bu ismi ortaya. Tanrı’ya şükürler, neyse ki kalem için kaz yolmadılar henüz, kağıt için de pek öyle bir öteberi tüketmediler!
İçindekiler;
Birinci Bölüm
Dinozorlar Dünyasında Bir Yıl
Dinozorlar çok zor bir yıl geçiriyor. Korkunç bir orman yangınının ardından büyük sel geldi. Koşullar zorlu olsa bile bazı dinozorlar yuva yapıp yumurtluyor. Bazıları ise sürüler oluşturarak yeni beslenme alanları aramak için yollara düşüyor.
Etçil ve otçul dinozorlar arasındaki savaş ise hiç bitmiyor. Dinozorlar dünyası gerçekten çok ilgi çekici. Ayrıntılı resimler ve eğlenceli sahnelerle dinozorların yaptıklarını izleyebilir, zorlu doğa koşullarına karşı verdikleri yaşam mücadelesi hakkında şaşırtıcı şeyler öğrenebilirsin.
Sunum
Tarih Öncesi’nde geçen bu öyküde dinozorların bir yıl boyunca neler yaptığı anlatılmaktadır. Kitaptaki bütün resimler tam olarak aynı bakış açısından yapılmıştır. Ancak her bölümde aynı sahne, yılın farklı dönemlerinde gösterilmektedir…
Diriliş
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1829 – 1910): Savaş ve Barış, Anna Karenina ve Kreutzer Sonat’ın büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat, estetik konularında kuramsal çalışmalara verdi. 1899’da yayımlanan Diriliş Tolstoy’un yaşadığı sırada çıkan son romanıdır. Tolstoy, yıllarca üzerinde düşündüğü ve pek çok kuramsal eser yazdığı insanlık sorunlarını bu kitapta edebi bir kurgu içinde ele aldı. Diriliş sadece Sibirya’ya giden bir mahkûm kafilesinin yolculuğunu değil, yaşamın anlamını kavramak adına kişinin kendini yeniden var etme sürecini anlatan bir başyapıttır.
Ayşe Hacıhasanoğlu (1952): DTCF Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Bir süre SSCB Büyükelçiliği Basın Bürosu’nda çevirmen olarak çalıştı. Edebiyat ve sosyal bilimler alanında çeviriler yaptı. Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev, Gorki, Bagirov eserlerini Türkçeye kazandırdığı yazarlar arasında yer almaktadır.
Doktor Moreau’nun Adası
Wells’in öncü niteliğindeki bilimkurgu klasiği Doktor Moreau’nun Adası yayımlandığı günden beri “sarsıcı” etkisinden hiçbir şey yitirmedi. Bilimsel yöntemlerinin doğuracağı sonuçlar konusunda hiçbir sorumluluk hissetmeyen çılgın bilim insanının hikâyesi; unutulmaz filmlere ilham vermiştir. Acı, zulüm, ahlaki sorumluluk, insanın doğaya müdahalesi gibi felsefi temalarıyla dikkat çeken yapıtında, Wells daha sonra genetik alanındaki çalışmaların gündeme getireceği etik meseleleri öngörmüştür. Bir deniz kazasından kurtulan Edward Prendick, mahsur kaldığı adada garip yaratıklar ve karanlık sırlarla karşılaşır. Bu ada, insanı ve yazgısını kollayacak bir Tanrı’nın bulunmadığı; bütünüyle ahlaktan yoksun bir evrenin mikrokozmosudur adeta. Doktor Moreau’nun Adası bilimin kontrolden çıktığı zaman barındırabileceği potansiyel tehlikelere karşı bir uyarı niteliği taşır.
HERBERT GEORGE WELLS (1866-1946): İngiliz yazar, gazeteci, sosyolog ve tarihçi Wells, en çok The Time Machine (1895; Zaman Makinesi), The Island of Doctor Moreau (1896; Doktor Moreau’nun Adası), The Invisible Man (1897; Görünmez Adam) ve The War of the Worlds (1898; Dünyalar Savaşı) adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınır. Ancak edebiyatın yanı sıra tarih ve politika alanlarında da kalem oynatmış verimli bir yazardır.1930’ların başlarında mizaha yönelen Wells, Love and Mr. Levisham (1900; Aşk ve Bay Levisham), Kipps: The Story of a Simple Soul (1905; Kipps: Basit Bir Kişinin Öyküsü) ve The History of Mr. Polly (1910; Bay Polly’nin Tarihi) adlı romanlarında alt-orta sınıftan kişilerin beklentilerini ve düş kırıklıklarını işledi. Diğer önemli yapıtları arasında The Outline of History (1920; Tarihin Ana Çizgileri), The Work, Wealth and Happiness of Mankind (1932; İnsanlığın Emeği, Refahı ve Mutluluğu ) ve The Shape of Things to Come (1933; Olayların Alacağı Biçim) sayılabilir.
Don Kişot’un Serüvenleri – Kısaltılmış Metin
Belki de bugüne kadar yaratılmış en çılgın roman kahramanı Don Kişot’tur. Bu kahraman okuduğu şövalye romanlarından o kadar etkilenir ki, sırtına eski bir şövalye zırhı geçirdiği gibi macera aramak için yollara düşer. Birbirinden komik ve tuhaf serüvenleri sırasında güzel ama sahte prenseslerle, gerçek ama şımarık düşeslerle, canından bezmiş aslanlarla ve bir sürü kötü adamla karşılaşır.
Don Kişot‘un birbirinden heyecanlı serüvenlerini okurken kahkahalarını tutamayacaksın.
Miguel de Cervantes
(1547-1616)
Çağdaş hümanist düşünceleri İspanyol halk edebiyatı ile birleştiren sanatçı dünya edebiyatının en önemli yazarlarındandır. 1605 yılında yazdığı Don Quijote ile çağdaş romanın yolunu açan Cervantes ardında pek çok şiir ve tiyatro oyunu da bırakmıştır. 1615 yılında yayınladığı hâlde döneminde hiç oynanmayan Yüze Sultan, bu oyunlar arasında en çok okunan ve en sürükleyici olanıdır.
İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM
SENYÖR KESADA
2.BÖLÜM
ŞATODAN AYRILIŞ
3.BÖLÜM
DON KİŞOT ŞÖVALYE İLAN EDİLİYOR
4.BÖLÜM
İLK MACERA
5.BÖLÜM
ŞATOYA DÖNÜŞ
6.BÖLÜM
YENİ YOLCULUK
7.BÖLÜM
YEL DEĞİRMENLERİ
8.BÖLÜM
HANDA OLUP BİTENLER
9.BÖLÜM
KÜREK MAHKÛMLARI
10.BÖLÜM
KARA DAĞ’DAKİ ÇİLE
11.BÖLÜM
MİKOMİKONA PRENSESİ
12.BÖLÜM
DON KİŞOT HORTLAKLARA KARŞI
13.BÖLÜM
DON KİŞOT YİNE KAÇIYOR
14.BÖLÜM
DON KİŞOT, DULSİNA’YI BULUYOR
15.BÖLÜM
AYNALI ŞÖVALYE
16.BÖLÜM
DON KİŞOT ASLANLARA KARŞI
17.BÖLÜM
DON KİŞOT DÜĞÜNDE
18.BÖLÜM
DÜK VE DÜŞES
19.BÖLÜM
DULSİNA’NIN İSTEĞİ
20.BÖLÜM
ŞANÇO, VALİ OLUYOR
21.BÖLÜM
BEYAZ ŞÖVALYE
22.BÖLÜM
DON KİŞOT KÖYÜNE DÖNÜYOR
Dönüşüm
İlk kez 1915’te Die Weissen Blaetter adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka, Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini; bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
FRANZ KAFKA (1883-1924) Çek asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu olan Franz Kafka 1883’te Prag’da doğmuş ve büyümüştür. Birinci Dünya Savaşı’nı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküşünü yaşamıştır. Yoksul, taşralı Çek bir aileden gelen babası Prag’a yerleşir, çok çalışarak zamanla büyük bir servetin sahibi olur. Annesi ise aydın ve varlıklı bir Alman Yahudisi’dir. Babası, Kafka için pek çok şeyin ölçütü olmuş ve yaşamı boyunca ona karşı kendisini güçsüz ve ezik hissetmiştir. Genç yaştaki yazma içgüdüsüne rağmen, geçimini sağlayabileceği bir meslek için hukuk tahsili yapar. Felice Bauer’le nişanını bozduktan sonra Milena Jesenka ile nişanlanır, ancak evlilik mi yazarlık mı henüz karar verememişken vereme yakalandığını öğrenince evlenmekten vazgeçmiştir. Etkilendiği yazarlar Charles Dickens, Dostoyevski ve Flaubert’dir.
Taşrada Düğün Hazırlıkları, Bir Savaşın Tasviri, Babaya Mektup, Dönüşüm, Yargı, Amerika, Dava, Ceza Sömürgesi, Şato, Aforizmalar, günceler, mektuplar ve diğer öyküleriyle Kafka; gelmiş geçmiş tüm zamanların yarattığı toplumsal mekanizmaların sonucu olan yalnızlığı, anlamsızlığı eşsiz bir üslupla betimlemiştir.