Kum ve Köpük
Halil Cibran’ın zamanında küçük kâğıt parçalarına ve defterlerine karaladığı aforizma ve mesellerden oluşan bu küçük kitap, sanatçının parçalı bir “otoportresi”ni ortaya koyuyor. Ruhunun derinliklerinden gelen çarpıcı ve çağrışımlı imgelerle aşk, güzellik, doğa ve insanlık durumuna ilişkin bir türlü ifadesini bulamayıp “suskunluğa gömülmüş” olanı ifşa ediyor.
Cibran’ın yetmiş yılı aşkın bir süre önce yayımlanmış yapıtları, bugün dünyanın dört bir yanındaki okurlara ulaşmayı sürdürüyor. Sözcüklerinin bütün coğrafyalara uzanmasında, bu yapıtların birçok dile çevrilmesinin yanı sıra onun ırk, din, dil ayrımı gözetmeksizin insanlığı bir bütün olarak ele alan felsefesinin de rolü var kuşkusuz. Bir de insana dair verdiği mesajların her dönemde geçerli, “ezeli-ebedi” olmasının.
Ermiş’in ardından, 1926’da yayımlanan Kum ve Köpük 1960’larda düşünen ve üreten insanların yüreğine dokunmuştu. Beatles üyesi John Lennon, bir trafik kazasında yitirdiği annesi için yazdığı “Julia” adlı şarkıda bu yapıttan satırlara yer vermişti.
HALİL CİBRAN (1883-1931): Lübnan asıllı Amerikalı felsefe yazarı, romancı, mistik şair ve ressam Halil Cibran, ilköğrenimini Beyrut’ta tamamladıktan sonra ailesiyle birlikte Lübnan’dan Boston’a göç etti. 1898’de Lübnan’a dönerek Maruni Kilisesi’ne bağlı Me’hadü’l-Hikme’ye girdi ve burada mükemmel düzeyde Arapça öğrendi. 1903’te Boston’a dönüşünde bir Arap göçmen gazetesi olan el-Muhacir’de deneme türündeki ilk edebi ürünlerini yayımladı. Resim bilgisini geliştirmek amacıyla 1908-1910 yılları arasında Paris’te yaşadı. 1912’de New York kentine yerleşerek, kendini Arapça ve İngilizce edebi denemeler, öyküler yazmaya ve resim yapmaya adadı. ABD’de ölmesine karşın, vasiyeti üzerine Lübnan’a götürülerek gömüldü. Cibran’ın aşk, ölüm, doğa ve yurt özlemi gibi konuları işlediği Arapça ve İngilizce yapıtları büyük bir etki yaratmıştır.
Kumarbaz
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikolay’ın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Sibirya sürgününden sonra yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. Dostoyevski Kumarbaz’da tutkulu bir aşkla kumar tutkusunu bir arada anlatırken insan ruhunun derinliklerini büyük bir güçle sergilemiştir.
Koray Karasulu (1975): İ.Ü. Rus Dili ve Edebiyatı bölümü mezunudur. Rus edebiyatının kilometre taşları olan Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Gorki gibi yazarların önemli eserlerini Türkçeye çevirdi. Pek çok Rus klasiğinin redaktörlüğünü yaptı. Gogol’den yaptığı Evlenme ve Müfettiş çevirileri Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi.
Kutadgu Bilig
Yusuf Has Hacib (yaklaşık 1019-1085): Balasagunlu Yusuf, 11. yüzyılın en önemli Türk şair ve düşünürleri arasında yer alır. Hakkındaki bilgiler büyük ölçüde eseri Kutadgu Bilig’deki ifadelere dayanır. Karahanlılar döneminde yaşamıştır. Balasagun’da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig eserini Kaşgar’da tamamlamıştır. Karahanlı hükümdarı Ulu Buğra Han’a sunmuş ve has hacip unvanıyla ödüllendirilmiştir. İyi bir eğitim gördüğü, Arapça, Farsça ve İslam öncesi Türk kültürünü iyi bildiği anlaşılan Yusuf Has Hacib, eserinde devlet adamlarının niteliği, birey, toplum, devlet ilişkilerinin nasıl düzenlenmesi gerektiği üzerinde durmuş, yaşadığı toplumun geleneksel değerlerine uygun olarak iyiliği, erdemi ve akılcılığı önermiştir.
Ayşegül Çakan (1960): Çeşitli gazete ve yayınevlerinde 1978’den bu yana editörlük yapan ve Eski Türk Edebiyatı alanında çalışmalarını sürdüren çevirmen, Atebetü’l-Hakayık’ı Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki Arapça harflerle yazılmış Uygurca nüshayı esas alarak günümüz Türkçesine aktarmıştır.
Orhan Veli’nin, ilk basımı 55 yıl önce Doğan Kardeş Yayınlari arasında yapılan ve o tarihten bugüne birçok kez basılan La Fontaine’in Masalları adlı çevirisi, renkli resimler, düzeltmeler ve eklerle yeniden yayımlandı. Dağıstan Çetinkaya’nın bu kitap için özel olarak yaptığı renkli resimlerle bezenen La Fontaine’in Masallari, şairine ve onları Türkçe söyleyen Orhan Veli’ye yaraşır bir güzellikte okurlarıyla buluşuyor.
Hem az yer kaplasın hem rafları hem çekmeceleri olsun isterseniz bu masa tam size göre...
İki kanatlı özelliği sayesinde istediğiniz alanı kullanabilirsiniz.
Tekerlekli ayaklar ile taşıma kolaylığı sağlanmıştır.