Zamanda yolculuk, insanın çağların içindeki yolculuğunu anlatırken, sizi bu olağanüstü maceranın bir parçası olmaya çağırıyor. Bu kitapla tarihte yolculuğa çıkacak ve geçmişte insanların nasıl yaşadıklarını öğreneceksiniz. Piramitlerin nasıl inşa edildiğini, bir şatodaki yaşamın nasıl olduğu ya da korsanların İspanyol kalyonlarına nasıl saldırdıklarını göreceksiniz.
Bu eğlenceli ve eğitici kitap çocuklara tarihten bazı dönemleri renkli resimler ve basit cümlelerle öğretiyor.
Efendi ile Uşağı – Bir Toprak Sahibinin Sabahı –
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Savaş ve Barış, Diriliş’in büyük yazarı, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. Tolstoy, yarı otobiyografik denebilecek üçlemesinin (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik) devamı sayılabilecek Bir Toprak Sahibinin Sabahı’nda genç bir toprak sahibinin köylülerle ilişkilerini, tüm iyi niyetine rağmen cehalet ve güvensizlikten kaynaklanan güçlüklerle yüzleşmek zorunda kalmasını son derece çarpıcı bir dille aktarır.
Efendi ile Uşağı’nda ise doğayla insanın mücadelesini arka plana yerleştirerek, açgözlülükle tevazuun, iyilikle kötülüğün insan ruhundaki bitmek bilmeyen savaşını sarsıcı bir hikâyeyle gözler önüne serer.
Ayşe Hacıhasanoğlu (1952): DTCF Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Bir süre SSCB Büyükelçiliği Basın Bürosu’nda çevirmen olarak çalıştı. Edebiyat ve sosyal bilimler alanında çeviriler yaptı. Dostoyevski,
Tolstoy, Gorki, Bagirov eserlerini Türkçeye kazandırdığı yazarlar arasında yer almaktadır.
Anaokulunda Spor Haftası başladı.
Öğretmenler bahçede ve spor salonunda çeşitli köşeler oluşturdular.
Çocuklar her gün bir spor dalını deneyecekler.
Haftanın sonunda Çocuk Olimpiyatları yapılacak.
Hadi eğlencelere biz de katılalım ve en sevdiğimiz spor dalını seçelim.
Göllerde, derelerde, nehirlerde, denizlerde ve okyanuslarda, yani suyun altında keşfedilecek çok şey var: Balıklar, kuşlar, petrol adaları, yük gemileri, balıkçı tekneleri, denizaltılar, mercanlar, gök balinalar… Peki batan hazine sandığında neler saklı sence?
Ekmeğimi Kazanırken
Gorki’nin Rus tarihinin 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl başlarına uzanan çok önemli bir dönemine ışık tutan otobiyografik üçlemesi, aslında kendini ve içinde yaşadığı dünyayı anlama ve anlamlandırma çabasının hikâyesidir. Bu çaba, Ekmeğimi Kazanırken’de artık hayata atılan yeniyetmelik çağındaki Gorki’yi 19. yüzyıl Rusya’sının katı gerçekliğiyle yüz yüze getirir.
Üçlemenin ilk kitabı Çocukluğum’un sonunda dedesi tarafından “Var git insanların arasına karış…” sözleriyle dünyaya salındıktan sonra, ayakçılıktan bulaşıkçılığa, kuş yakalamaktan bir ikonografi atölyesinde çıraklığa kadar birçok farklı işte çalışır. Biz de garip ve hüzünlü hayat yolculuğunun farklı duraklarında bu halk çocuğuna eşlik eder, daha sonra yapıtlarına esin verecek olağanüstü canlı çok sayıda karakterle tanışırız. Kitaplar aracılığıyla gerçeklikten kaçıp sığındığı, ama görev çağırdığında terk etmeye hazır olduğu düş dünyasında onunla birlikte geziniriz.
MAKSİM GORKİ (1868-1936): Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olan yazar, Nijni Novgorod’da doğdu. Edebiyatta sosyalist gerçekçi yaklaşımın öncüsü kabul edilir. Küçüklüğü Astrahan’da geçti. Beş yaşındayken babası ölüp, annesi yeniden evlenince Nijni Novgorod’a dönerek, orada anneanne ve dedesi tarafından büyütüldü. Dedesinin zoruyla sekiz yaşında çalışmaya başladı
ve çok sayıda işte çalıştı. İlk romanı Foma Gordeyev 1899’da, Rus devrimci hareketine adadığı Ana adlı romanı ise 1906’da yayımlandı. 1906’da Rusya’dan ayrılarak, yedi yıl boyunca siyasi sürgün yaşamı sürdü. 1921-28 yılları arasında İtalya’da yaşayan Gorki, 1929’da kesin olarak SSCB’ye döndü ve ölümüne dek orada yaşadı. Yazarın diğer önemli yapıtları, 1913-23 yılları arasında yayımladığı Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim’den oluşan üçlemesiyle, Küçük Burjuvalar (1901), Tolstoy’dan Anılar (1967) ve Artamonovlar’dır (1925).
Elektra
Sophokles (MÖ 495-406): Yunan tragedyasının en önemli yazarları arasında adı ilkönce hatırlanan Sophokles, konuları işleyişi ve oyundaki karakterleri canlandırılmakta ustalığıyla ayrı bir yere sahiptir. Tiyatro tekniğini geliştirmiş, diyaloglara, dekor ve kostüme önem vermiştir. Tragedyalarında dönemin yazarlarında rastlanmayan derli toplu bir içyapı görülür. Eserlerinde yazgı sorununu her zaman ön planda tutar. Katıldığı yarışmalarda yirmiden fazla ödül almıştır. Yüz yirmi üç tragedya yazan Sophokles’in eserlerinden sadece Aias, Antigone, Kral Oidipus, Elektra, Trakhis Kadınları, Philoktetes, Oidipus Kolonos’ta günümüze ulaşabilmiştir.
Azra Erhat (1915-1982): Tercüme Bürosu’nun en önemli çevirmenlerinden ve kültür hayatımızın Mavi Uygarlık hareketinin en etkin üyelerinden biridir. Ortaklaşa yaptığı Homeros ve Hesiodos çevirilerinin yanı sıra, dilimize telif bir Mitoloji Sözlüğü kazandıran Erhat, ustası saydığı Halikarnas Balıkçısı ve Sabahattin Eyüboğlu’nun kimi yapıtlarını da yayına hazırlamıştır.
O sabah Elif‘in kıyafetlerinde bir tuhaflık vardı. Askılı pantolonunun düğmesi iliklenmiyor, kazağının kolları sıkıyordu. Babasıyla birlikte konuyu araştırdıklarında, harika bir şey keşfettiler: Elif büyümüştü! Yeni kıyafetlere ihtiyacı vardı. Bunun üzerine annesi onu alışverişe götürmeye karar verdi.
Bu eğitici kitap çocuklara gezerken dikkatli olmalarını, annelerinin yanından ayrılmamaları gerektiğini, bir alışveriş merkezinde kaybolduklarında ne yapmaları gerektiğini öğretiyor.
Elif Annesine Yardım Ediyor
Elif’in annesine ne kadar düşkün olduğunu bilmeyen yoktu. Daha anaokulunda olduğu için her zaman annesine ihtiyaç duyuyordu. Ancak bir gün alışverişten dönerken annesi ayak bileğini incitince işler karıştı. Artık annesinin yardıma ihtiyacı vardı. Acaba Elif bu zor durumun üstesinden gelebilecek miydi?
Bu kitapta sorumluluk almak ve anne sevgisi hakkında bir öykü yer alıyor.
Elif Asla Yabancılarla Gitmez
Aslında Elif okul yolunu çok iyi biliyordu. Ancak o gün geçtiği sokaklardan biri kapatılmıştı. Şimdi ne yapacaktı? Elif yolu göstereceğini söyleyen adamla birlikte gitmeli miydi? Ama o adam bir yabancıydı… Ve Elif tanımadığı insanlarla bir yere gitmemesi gerektiğini biliyordu.
Bu eğitici kitap çocukları korkutmadan, yabancılara güvenmemeleri ve aile üyelerinden başkalarıyla bir yere gitmemeleri gerektiğini öğretiyor.