Doktor Moreau’nun Adası
Wells’in öncü niteliğindeki bilimkurgu klasiği Doktor Moreau’nun Adası yayımlandığı günden beri “sarsıcı” etkisinden hiçbir şey yitirmedi. Bilimsel yöntemlerinin doğuracağı sonuçlar konusunda hiçbir sorumluluk hissetmeyen çılgın bilim insanının hikâyesi; unutulmaz filmlere ilham vermiştir. Acı, zulüm, ahlaki sorumluluk, insanın doğaya müdahalesi gibi felsefi temalarıyla dikkat çeken yapıtında, Wells daha sonra genetik alanındaki çalışmaların gündeme getireceği etik meseleleri öngörmüştür. Bir deniz kazasından kurtulan Edward Prendick, mahsur kaldığı adada garip yaratıklar ve karanlık sırlarla karşılaşır. Bu ada, insanı ve yazgısını kollayacak bir Tanrı’nın bulunmadığı; bütünüyle ahlaktan yoksun bir evrenin mikrokozmosudur adeta. Doktor Moreau’nun Adası bilimin kontrolden çıktığı zaman barındırabileceği potansiyel tehlikelere karşı bir uyarı niteliği taşır.
HERBERT GEORGE WELLS (1866-1946): İngiliz yazar, gazeteci, sosyolog ve tarihçi Wells, en çok The Time Machine (1895; Zaman Makinesi), The Island of Doctor Moreau (1896; Doktor Moreau’nun Adası), The Invisible Man (1897; Görünmez Adam) ve The War of the Worlds (1898; Dünyalar Savaşı) adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınır. Ancak edebiyatın yanı sıra tarih ve politika alanlarında da kalem oynatmış verimli bir yazardır.1930’ların başlarında mizaha yönelen Wells, Love and Mr. Levisham (1900; Aşk ve Bay Levisham), Kipps: The Story of a Simple Soul (1905; Kipps: Basit Bir Kişinin Öyküsü) ve The History of Mr. Polly (1910; Bay Polly’nin Tarihi) adlı romanlarında alt-orta sınıftan kişilerin beklentilerini ve düş kırıklıklarını işledi. Diğer önemli yapıtları arasında The Outline of History (1920; Tarihin Ana Çizgileri), The Work, Wealth and Happiness of Mankind (1932; İnsanlığın Emeği, Refahı ve Mutluluğu ) ve The Shape of Things to Come (1933; Olayların Alacağı Biçim) sayılabilir.
Don Kişot’un Serüvenleri – Kısaltılmış Metin
Belki de bugüne kadar yaratılmış en çılgın roman kahramanı Don Kişot’tur. Bu kahraman okuduğu şövalye romanlarından o kadar etkilenir ki, sırtına eski bir şövalye zırhı geçirdiği gibi macera aramak için yollara düşer. Birbirinden komik ve tuhaf serüvenleri sırasında güzel ama sahte prenseslerle, gerçek ama şımarık düşeslerle, canından bezmiş aslanlarla ve bir sürü kötü adamla karşılaşır.
Don Kişot‘un birbirinden heyecanlı serüvenlerini okurken kahkahalarını tutamayacaksın.
Miguel de Cervantes
(1547-1616)
Çağdaş hümanist düşünceleri İspanyol halk edebiyatı ile birleştiren sanatçı dünya edebiyatının en önemli yazarlarındandır. 1605 yılında yazdığı Don Quijote ile çağdaş romanın yolunu açan Cervantes ardında pek çok şiir ve tiyatro oyunu da bırakmıştır. 1615 yılında yayınladığı hâlde döneminde hiç oynanmayan Yüze Sultan, bu oyunlar arasında en çok okunan ve en sürükleyici olanıdır.
İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM
SENYÖR KESADA
2.BÖLÜM
ŞATODAN AYRILIŞ
3.BÖLÜM
DON KİŞOT ŞÖVALYE İLAN EDİLİYOR
4.BÖLÜM
İLK MACERA
5.BÖLÜM
ŞATOYA DÖNÜŞ
6.BÖLÜM
YENİ YOLCULUK
7.BÖLÜM
YEL DEĞİRMENLERİ
8.BÖLÜM
HANDA OLUP BİTENLER
9.BÖLÜM
KÜREK MAHKÛMLARI
10.BÖLÜM
KARA DAĞ’DAKİ ÇİLE
11.BÖLÜM
MİKOMİKONA PRENSESİ
12.BÖLÜM
DON KİŞOT HORTLAKLARA KARŞI
13.BÖLÜM
DON KİŞOT YİNE KAÇIYOR
14.BÖLÜM
DON KİŞOT, DULSİNA’YI BULUYOR
15.BÖLÜM
AYNALI ŞÖVALYE
16.BÖLÜM
DON KİŞOT ASLANLARA KARŞI
17.BÖLÜM
DON KİŞOT DÜĞÜNDE
18.BÖLÜM
DÜK VE DÜŞES
19.BÖLÜM
DULSİNA’NIN İSTEĞİ
20.BÖLÜM
ŞANÇO, VALİ OLUYOR
21.BÖLÜM
BEYAZ ŞÖVALYE
22.BÖLÜM
DON KİŞOT KÖYÜNE DÖNÜYOR
Dönüşüm
İlk kez 1915’te Die Weissen Blaetter adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka, Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini; bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
FRANZ KAFKA (1883-1924) Çek asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu olan Franz Kafka 1883’te Prag’da doğmuş ve büyümüştür. Birinci Dünya Savaşı’nı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun çöküşünü yaşamıştır. Yoksul, taşralı Çek bir aileden gelen babası Prag’a yerleşir, çok çalışarak zamanla büyük bir servetin sahibi olur. Annesi ise aydın ve varlıklı bir Alman Yahudisi’dir. Babası, Kafka için pek çok şeyin ölçütü olmuş ve yaşamı boyunca ona karşı kendisini güçsüz ve ezik hissetmiştir. Genç yaştaki yazma içgüdüsüne rağmen, geçimini sağlayabileceği bir meslek için hukuk tahsili yapar. Felice Bauer’le nişanını bozduktan sonra Milena Jesenka ile nişanlanır, ancak evlilik mi yazarlık mı henüz karar verememişken vereme yakalandığını öğrenince evlenmekten vazgeçmiştir. Etkilendiği yazarlar Charles Dickens, Dostoyevski ve Flaubert’dir.
Taşrada Düğün Hazırlıkları, Bir Savaşın Tasviri, Babaya Mektup, Dönüşüm, Yargı, Amerika, Dava, Ceza Sömürgesi, Şato, Aforizmalar, günceler, mektuplar ve diğer öyküleriyle Kafka; gelmiş geçmiş tüm zamanların yarattığı toplumsal mekanizmaların sonucu olan yalnızlığı, anlamsızlığı eşsiz bir üslupla betimlemiştir.
Dörtlerin Yemini
Sir Arthur Conan Doyle’un akıl yürütme yeteneği çok güçlü Edinburghlu bir öğretmenden esinlenerek yarattığı Sherlock Holmes, 1877’de yayımlanan Kızıl İpucu’nda ilk kez boy gösterdi. İngiliz edebiyatının en canlı karakterlerinden biri olan Holmes, piposu, şapkası ve kendine özgü giysileriyle farklı bir dedektif olarak daha sonra pek çok romanda okuyucunun karşısına çıktı. Arkadaşı Dr. Watson ve düşmanı Prof. Moriarty ile birlikte birçok filmin de kahramanı olarak ün kazanmıştır. Doyle’un yazdığı tarihi romanlar ve tiyatro oyunları Sherlock Holmes’un kazandığı ünün gölgesinde kaldı.
Dörtlerin Yemini’ninde hırs ve entrikanın yol açtığı bir cinayetle düğümlenen olaylar, Holmes’un rastlantıları birer delile çeviren gözlem gücü sayesinde umulmadık bir çözüme kavuşur. Sir A.C. Doyle ilginç bir kurguyu akıcı bir ifade ile birleştirerek bir dedektif öyküsünü edebiyatın klasikleri arasına yerleştirmiştir.
Sir Arthur Conan Doyle (1859-1930) Edinburgh Üniversitesi’nde tıp okuyan Arthur Conan Doyle, 1882’de Portsmouth’un bir kenar mahallesine yerleşti ve 1890 yılına kadar doktorluk yaptı. İlk eserlerini bu sırada yazdı. 1891’den sonra kendini daha çok edebiyata verdi. Hekimlikle ilgisini kesmeyen yazar İngiliz ordusunda görev aldı, Güney Afrika’da Bloemfontein’deki sahra hastanesinde çalıştı. 1889-1902 Boer Savaşı sırasında gösterdiği yararlıklar nedeniyle soyluluk unvanı kazanmıştır. I. Dünya Savaşı’na Kuzey Fransa, İtalya ve Verdun cephelerinde katıldı. Savaşta kardeşini, oğlunu ve iki yeğenini kaybettikten sonra doğaüstü konulara yöneldi.
Kızıl İpucu, Dörtlerin Yemini, Sherlock Holmes’un Maceraları, Baskervillelerin Köpeği, en tanınmış yapıtlarındandır.
Dörtlükler -Rubailer- Ciltli
Ömer Hayyam: Doğum ve ölüm tarihleri çeşitli kaynaklara göre farklılık gösterse de, II. yüzyılın ortalarında doğduğu, 12. yüzyılın ilk çeyreği civarında öldüğü kabul edilen İranlı şair, felsefeci ve bilim adamı. Günümüzde ise, daha çok “rubai” türünün yaratıcısı olarak kabul gören Hayyam’ın dörtlükleri, Türkçe’ye Yahya Kemal ve Abdülbaki Gölpınarlı başta olmak üzere pek çok kez çevrildi. Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisi de, bunlar arasında en sevilenlerinden biri.
Sabahattin Eyüboğlu (1908-1973), Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nun başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür insanlarından biriydi. Tek başına ya da “imece” birlikteliğiyle yaptığı çeviriler, Hayyam’dan Montaigne’e, Platon’dan Shekespeare’e hep, dünya kültürünün doruk adlarındandı.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Stevenson yinelenen kâbuslarında çifte yaşam sürüyor; gündüzleri saygın bir doktor olarak çalışırken geceleri sokaklarda geziniyordu. Dr. Jekyll ile Bay Hyde işte bu kâbuslardan doğdu. 1886’da yayımlandığında İngiltere ve Amerika’yı kasıp kavuran yapıt, çok sayıda tiyatro ve sinema uyarlamasıyla bir popüler kültür efsanesine dönüşerek günümüze kadar geldi. Victoria döneminin değerlerine uygun olsa da, olay örgüsü günümüzün toplumsal ve psikolojik kaygılarına denk düşecek biçimde yeniden işlenebilmesine elveriyordu. Bir yandan da, bunca şan şöhretin gölgesinde kalan edebi derinliği ve çok katmanlılığıyla farklı düzeylerde okunabilecek bir metin olarak varlığını sürdürdü. Ruhla bedenin arzuları arasındaki ezeli çatışmadan söz ederken Victoria toplumunun ikiyüzlülüğünü yeren ve psikoloji alanında Freud’un kuramlarını haberleyen gelişmelerle kan bağı bulunan, çağının ötesinde bir başyapıt olarak…
ROBERT LOUIS STEVENSON (1850-1894): Edinburg’da dünyaya gelen yazar, hukuk öğrenimi gördü. Üniversite yıllarında yaz tatillerini Fransa’da geçiren Stevenson’ın An Inland Voyage (1878; İç Kesimlere Yolculuk) ve Travels with a Donkey in the Cévennes (1879; Eşek Sırtında Cévennes Yolculuğu) adlı kitapları bu gezilerinin ürünüydü. Yazar 1879’da, aşık olduğu Amerikalı Fanny Vandegrift Osborne’un ardından ABD’ye gitti. Bu yolculuğu daha sonra The Amateur Emigrant (1895; Amatör Göçmen) ve Across the Plains (1892; Düzlükleri Geçerken) adlı yapıtlarında anlattı. 1880’de Fanny ile evlendi. ABD’de terk edilmiş bir gümüş madeni yakınlarında geçirdikleri balayı yazarın The Silverado Squatters (1883; Gümüş Avcıları) adlı yapıtının konusunu oluşturur. Yazarın en bilinen yapıtları arasında Treasure Island (1881; Define Adası) ve Kidnapped (1886; Kaçırılan Çocuk) sayılabilir.
Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz? Yaşadığımız gezegeni ötekilerden ayıran özellik ne? Dünya’nın suyu nereden geliyor? İlk insanın Afrika’dan çıktığından kesinlikle emin miyiz? İnsanoğlu sadece maymunlardan ve bakterilerden değil yıldızlardan ve galaksilerden mi türedi? İnsan Dünya’yı nasıl ele geçirdi ve daha ne kadar Dünya’da yaşamayı sürdürebilecek? Dünya’nın ömrü ne zaman sona erecek? 15 milyar yıl önce yaşanan Büyük Patlama ile ortaya çıkan Dünya’nın ve insanın tarihi. Dünyamıza daha birkaç milyar yıl ömür biçiliyor ama biz mirasçılar onun yaşamından sorumluyuz. Dünya’nın güzel tarihinin sürmesi için…
Hubert Reeves: Konusunda olağanüstü kitaplar yazmış bir astrofizikçi. Montréal ve Paris’te kozmoloji öğretiyor.
Joël de Rosnay: Pasteur Enstitüsü’nün eski yöneticilerinden. Canlının Serüveni adlı yapıtıyla kökenlerimize ilişkin bilgilerin sentezini yapan ilk bilim adamlarından.
Yves Coppens: Collège de France’da profesör. 3,5 milyon yaşındaki ilk maymun “ana”mız Lucy’yi keşfedenlerden biri. Maymun, Afrika ve İnsan‘ın yazarı.
Dominique Simonnet: L’Express dergisinin yazı işleri müdürü. Vivent les bébés! (Yaşasın Bebekler) ve Livre de Némo (Nemo’nun Kitabı) yazarı.
Arkadaşım Aylin trafik polisi. Motosikletiyle çıktığı devriyeden karakola döndü. Bize motosikletli polislerin heyecan verici mesleğiyle ilgili merak edilen her şeyi anlatacak.
Dünyayı Öğreniyorum – Arkadaşım Ambulans Doktoru
Bütün doktorlar hastaları tedavi eder ve hayat kurtarır. Ancak ambulans doktorları acil durumlarla daha sık karşılaşırlar. Trafik kazalarında, doğal felaketlerde ve diger kazalarda genellikle ilk müdahaleyi yapanlar ambulans doktorları olur. Hadi gidip ambulans doktorlarının nasıl çalıştığını görelim.
Dünyayı Öğreniyorum – Arkadaşım Arıcı
Arılar doğal yaşam için çok önemli hayvanlardır. Bitkilerin çoğalmasına yardım ederek, doğal dengenin sağlanmasında hayati bir rol oynarlar. Severek yediğimiz balı da arılar yapar. Arıcılar kovanlarda arı besler ve arıların yaptığı balı toplayarak satarlar. Hadi gidip arıcıların nasıl çalıştığını görelim.