[cmsmasters_row data_width=”boxed” data_padding_left=”3″ data_padding_right=”3″ data_color=”default” data_bg_position=”top center” data_bg_repeat=”no-repeat” data_bg_attachment=”scroll” data_bg_size=”cover” data_bg_parallax_ratio=”0.5″ data_padding_top=”0″ data_padding_bottom=”50″ data_shortcode_id=”63fb850d18″][cmsmasters_column data_width=”1/1″][cmsmasters_text shortcode_id=”1cdb6e9368″ animation_delay=”0″]
Üniversite yıllarım, muhasebeci olarak çalıştığım kurumda tadilat var. İnşaat işçileri geldiler. Biz de son işlemlerimizi yaptık, çıkıyoruz. Arkadaşlar çıkınca bir lavaboya
girip, öyle çıkayım dedim. Kızılay’dan Sincan a yolum
uzak. Lavaboya girdim. Çıkıcam çıkamıyorum. Kapının
kolu kırıkmış meğer. Kimseler yok. Lavaboda kapalı kaldım. Bağırsam sadece işçiler var, tanımıyorum, korkuyorum. Sonra küçük havalandırma penceresi gözüme ilişti.
Borulara tutunarak yukarıya tırmandım. Yaptığım sporların faydasını inkâr edemem. Pencereden havalandırma
boşluğu ve diğer lavaboların pencereleri görünüyordu. O
küçük pencereden diğer tarafa geçtim. Dikkatlice indim.
Ve diğer lavabodan çıktım.
Ertesi gün, kapıyı tamire gelen usta durup durup Allah Allah kim kaldı burada, nasıl çıktı anlamıyorum diyordu. Küçük sırrımı söylemedim. Ama çok güldüm.
Suna Binici
[/cmsmasters_text][/cmsmasters_column][/cmsmasters_row]