Sun Zi / Sun Tzu (MÖ 6. yy): Yazarın adı Wade-Giles transkripsiyon sisteminde “Sun Tzu”, Pin-Yin transkripsiyon sisteminde “Sun Zi” olarak yazılmaktadır. Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Komutan ve düşünür olarak ünlenen Sun Zi’nin Savaş Sanatı eseri insanlık tarihinin en eski ve en fazla araştırılan ve tartışılan strateji eseridir. Bütün dünyada sadece askerlik alanında değil, iş idaresi ve kişisel gelişim gibi pek çok alanda da bir strateji klasiği olarak kabul görmüştür.
Pulat Otkan (1942-2014): DTCF Sinoloji kürsüsü başkanlığını uzun yıllar yürütmüş, bunun yanı sıra Japon Dili ve Edebiyatı kürsüsünü kurmuştur. Japon hükümeti tarafından çok az kişiye verilen “The Order of the Rising Sun, Gold Rays With Rossette” nişanı sahibidir. Çin ve Japon dili, kültürü ve tarihi, Orta Asya Türk Tarihi sahalarında araştırmalar yapmış, çok değerli bilimsel eserler vermiştir.
Giray Fidan (1980): Prof. Dr. Pulat Otkan’ın öğrencisidir. Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Tarihte Türk-Çin ilişkileri, Çin dili, kültürü, tarihi, Sinoloji ve Tibetoloji üzerine araştırmalar yapmaktadır. Türk-Çin ilişkileri, Çin kültürü, tarihi, medeniyeti ve Çin dış siyaseti ile ilgili birçok makale ve kitabı bulunmaktadır.
Savaş ve Barış 2 Cilt
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Anna Karenina, Kreutzer Sonat ve Diriliş’in büyük yazarı Tolstoy, yaşamının son otuz yılında kendini insan, aile, din, devlet, toplum, özgürlük, boyun eğme, başkaldırma, sanat ve estetik konularında kuramsal çalışmalara da verdi. Bu dönemde yazdığı roman ve öykülerinde yıllarca üzerinde düşündüğü insanlık sorunlarını edebi bir kurguyla ele aldı. Tüm zamanların en büyük romanlarından biri ve Tolstoy’un başyapıtı olarak kabul edilen Savaş ve Barış ilk kez 1867-1869 yılları arasında Russki Vestnik dergisinde tefrika edildi. Tolstoy bu eserinde Rus ve dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan, Napolyon’un Rusya’yı işgalini arka plana yerleştirerek, neredeyse akla gelebilecek her insanlık durumunu, onlarca karakterin, onlarca farklı hikâyesi üzerinden benzersiz bir ustalıkla resmeder. Tolstoy’un deyimiyle beş yıllık aralıksız ve insanüstü bir emeğin ürünü olan Savaş ve Barış Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nin 300. kitabı olarak okurlarla buluşuyor.
Tansu Akgün (1977): İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Rusça ve İngilizceden çeviriler yapan Tansu Akgün, Maksim Gorki ve Anton Çehov’dan tiyatro oyunlar›, F.M Dostoyevski’den romanlar ve Jacob Abbott’dan biyografiler çevirdi.
Seçme Öyküler
Mark Twain (Samuel Langhorne Clemens, 1835-1910): Döneminin en ünlü Amerikan edebiyatçısıydı. Pek çok roman, öykü ve deneme yazdı. En tanınmış eserleri arasında Tom Sawyer’ın Maceraları, Huckleberry Finn’in Maceraları ve Adem ile Havva’nın Cennet Günlüğü yer alır. Yaşamının son döneminde kapıldığı kötümserlik ve insan sevmezlik eserlerine de yansımıştır. William Faulkner’in Amerikan edebiyatının kurucusu olarak nitelediği Mark Twain, dil ustalığının yanı sıra derin ve zaman zaman acı mizahı ile günümüzde de hayranlık duyulan yazarlardandır.
Yurdanur Salman (1937): İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Edebiyat, yazın kuramları ve psikanaliz gibi pek çok alanda yaptığı çevirilerle J. Berger, S. Sontag, E.A. Poe, E. Fromm, G. Steiner’in de yapıtlarının yer aldığı otuzdan fazla kitabı Türkçeye kazandırdı. İstanbul, Boğaziçi ve Atatürk üniversitelerinde çeviri ve İngilizce dersleri verdi. Kuram dergisini çıkardı, Yeni Dergi, Adam Öykü, Yazko Çeviri dergilerinde çeviri ve yazıları yayımlandı. Titiz ve verimli çalışmalarıyla kültür hayatımıza katkıda bulunmayı sürdürüyor.
Sefiller
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük yazarlarındandır. Şiirleri, oyunları ve romanları ile tanınır. Romantizm akımının Fransa’daki temsilcisidir. Edebiyat alanındaki devasa başarılarının yanında politik hayatta da etkin bir rol üstlendi; bu nedenle sürgün cezasına çarptırıldı, cezasını tamamlamasına rağmen İmparatorluk yıkılana dek Fransa’ya dönmedi. İlk kez 1862 yılında yayımlanan Sefiller yazarın Notre-Dame’ın Kamburu ile “din”, Deniz İşçileri ile “doğa” konularını işlediği roman üçlemesinin “toplum”u ele alan, en görkemli ayağıdır. Bu destansı roman Fransız toplumundan yola çıkarak, kozmolojik bir bakış ve eşsiz bir duyarlılıkla insanlığa ulaşır. Fantine’in, Cosette’in, Marius’ün, Saint-Denis Sokağı barikatlarının; Paris’in, Javert’in ve Jean Valjean’ın sefaletten sevgiye, felaketten iyiliğe ve karanlıktan aydınlığa uzanan hikâyeleri Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nin 250. kitabında okurlarla buluşuyor.
Volkan Yalçıntoklu (1961): Saint-Joseph Lisesi’nde okudu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü bitirdi. Uzun yıllar kitapçılık yaptı. Fransızca ve İngilizceden çeviriler yapıyor. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Jules Verne, Helene DeWitt, Alan Snow, Richard Maltby Jr., Lyman Frank Baum, Honoré de Balzac, Alexandre Dumas, George Sand, Charles Perrault ve Victor Hugo yer alıyor. Hugo’dan çevirdiği Bir İdam Mahkûmunun Son Günü ve Notre-Dame’ın Kamburu da Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde yayımlandı.
Şehirde heyecan dolu bir gün yaşanıyor. Bir araba kazası, yağmur fırtınası ve pazar yerinde soygun ortalığı karıştırdı. Müzede de tuhaf şeyler oluyor. Bu telaşı günde bir soyguncu, bir ressam ve bazı şehir sakinlerinin başına gelenlere inanmayacaksın.
Ayrıntılı resimler ve ilgi çekici sahnelerle, şehirde gün boyunca neler olduğunu izleyebilir, hareketli maceralara katılabilirsin.
Seksen Günde Dünya Gezisi
Londralı beyefendi Phileas Fogg, üyesi olduğu Reform-Kulüp’te gazetesini okurken seksen günde dünyayı dolaşmanın mümkün olduğunu öğrenir. Bu olağanüstü yolculuk 19. yüzyılda sanayi devrimiyle gelen tren ve buharlı gemi gibi toplu taşıma araçlarının yanı sıra 1869 yılında açılan Süveyş Kanalı sayesinde yapılabilmektedir. Kulüp arkadaşlarıyla bu yolculuğu seksen gün içinde tamamlayacağına dair bahse tutuşan Fogg, aynı gün uşağı Passepartout’yla birlikte Londra’dan ayrılır. Bu meydan okumayla başlayan bin bir türlü maceraya, bir polis soruşturmasıyla, bir de aşk hikâyesi eklenir. Yayımlandığı 1972 yılından beri popülaritesinden hiçbir şey yitirmeyen Seksen Günde Dünya Gezisi yazarın en sevilen yapıtlarından biridir. Verne’in ulaşım olanaklarının gelişmesiyle “küçülen” dünyasına, artık elektronik çağa adım atmış ve geleneksel medyanın yerini yeni medyaya bırakmasıyla bir “küresel köy”e dönüştüğünden dem vurulan günümüz dünyasından bakmak da ayrı bir macera olsa gerektir.
JULES VERNE (1828-1905):Nantes kentinde dünyaya gelen yazar, Paris’te hukuk öğrenimi gördü, ancak zamanla edebiyata yöneldi. Önce tiyatro yapıtları ve opera librettoları yazdı. 1863’te Le Magasin d’Education et de Récréation’da, Voyages extraordinaires (Olağanüstü Yolculuklar) adlı dizinin ilk yapıtı olarak yayımladığı Cinq semaines en ballon (1863; Balonla Beş Hafta) büyük ilgi gördü. Bunun üzerine fantastik serüvenler yazmaya devam etti. Voyage au centre de la Terre (1864; Dünyanın Merkezine Yolculuk), Vingt mille lieues sous les mers (1870; Deniz Altında Yirmi Bin Fersah) ve L’Île mystérieuse (1874; Esrarlı Ada) bunlardan bazılarıdır. Romanları çok sayıda dile çevrilen ve sinemaya uyarlanan Verne, 1892’de Légion d’honneur nişanıyla ödüllendirilmiştir.
Seksen Günde Dünya Turu – Kısaltılmış Metin
İngilizlerin dillere destan soğukkanlılığı ve ciddiyetinin temsilcisi gibiydi Phileas Fogg. Herkes İngiliz olduğundan emindi ama kimse, hakkında bir şey bilmiyordu. Hem serinkanlı hem de gizemliydi.
Titizliğini, dakikliğini ve düzenli hayatını bilenler, kulüpteki arkadaşlarıyla servetinin yarısı üzerine iddiaya girdiğini duyunca şaşkınlık içinde kaldılar.
Üstelik bu iddiayı kazanabilmesi için, Bay Fogg’un Dünya’yı 80 gün gibi imkânsız bir sürede dolaşması gerekiyordu.
Jules Verne
(1828, Fransa – 1905, Fransa)
Fransız roman yazarı. Bir avukatın oğlu olan Verne, 1847 ile 1849 yılları arasında Paris’te hukuk okudu. Önce devlet memuru, ardından da Amiens’te Belediye Meclisi üyesi oldu. 1857’de Honorine’de Vione’yle evlenen Verne, yaşamının bu döneminde sık sık İngiltere’ye gidip geldi. Bu, aynı zamanda başına her tür kazanın geldiği bir dönemdi; hayatının sonuna kadar topal kalmasına neden olacak deli yeğeni onu ayağından vurdu ve arka arkaya birçok yüz felci geçirdi. Yine de yaşamında olup biten güzel şeyler, hiçbir zaman içindeki umudu söndürmedi. İlk yazılı ürünleri arasında komedyalar ve librettolar vardı; dünya çapındaki ürünün dayandığı bilim kurgu yapıtları ise hayatının daha geç bir dönemine denk gelir.
Hulki Aktunç’un delikanlı günleri“Sen Buranın Kışındasın – Günlükler (1964-1967)”Hulki Aktunç’un 1964-1967 yılları arasında tuttuğu günlükler “Sen Buranın Kışındasın”Doğan Yarıcı’nın hazırladığı kitapta 15-18 yaşlarındaki Hulki Aktunç’un ilgileri, okumaları, gözlemleri, amaçları, tasaları, görüşleri, sevinç ve üzüntüleri; kısacası, kalem-defterle yatıp kalkan bir delikanlının ilk verimleri var. Şiirle, öyküyle, resimle, sinemayla, ülke sorunlarıyla dolu günlerin izleri, edebiyat çevrelerinin simaları var bu kitapta. Anılar, öyküler, şiirler ve desenlerle yüklü kitabın dizinine bile göz atıldığında yaşının çok üstünde genç bir entelektüelin kendini yetiştirme biçimi ortaya çıkıyor.Günlükleri hazırlayan Doğan Yarıcı önsözünde, “iyi ki yazmaktan geri durmamış,” diyor, “dönemin gündelik yaşamını, gazete manşetlerini, o yıl yayımlanan bütün edebiyat dergilerini, okuduğu bütün kitapları, kafaya taktığı şair ve yazarları, izlediği filmleri, dinlediği müzikleri, toplumsal ve siyasi olayları, kişisel sorunlarını, dostluklarını, hayal kırıklıklarını, açmazlarını, mutluluklarını, titizlikle ve ayrıntılarıyla. Gün gün nasıl aydınlandığına hayranlıkla tanık oluyorsunuz bu gencin, yaşadığı dünyanın, çok sevdiği ülkesinin nasıl değiştiğine, insanlarının, edebiyatının, sanatının, müziğinin, havasının suyunun nereden nereye geldiğine.”“Gerçi, ben şimdiye dek hiç bir dergi ve gazete yazısı yayımlamamış, kitap çıkarmamış biriyim ama, içten içe yazarak, ilerde yayımlayarak –olanaklarım sınırında–, katılmak istiyorum bu savaşa.”